‘‘Sonra Yunus’u kaldırıp denize attılar, kuduran deniz sakinleşti. Bu olaydan ötürü denizciler RAB’den öyle korktular ki, O’na kurbanlar sundular, adaklar adadılar. Bu arada RAB Yunus’u yutacak büyük bir balık sağladı. Yunus üç gün üç gece bu balığın karnında kaldı.’’ (Yunus 1:15-17)
Yunus balığın karnından Tanrısı RAB’be şöyle dua etti: ‘‘Ya RAB, sıkıntı içinde sana yakardım, yanıtladın beni. Yardım istedim ölüler diyarının bağrından, kulak verdin sesime. Beni engine, denizin ta dibine fırlattın. Sular sardı çevremi. Azgın dalgalar geçti üzerimden.’’ (Yunus 2:1-3)
Yüzyıllar boyunca Yunus kitabına yönelik en yaygın yaklaşım, yaşananların tarihi bir anlatı olmasına yönelikti. Ancak son zamanlarda bunun bir alegorik hikaye olabileceğinden söz edilmeye başlandı. İçinde gerçeklik payı olan alegorik hikaye, ifade edilmek istenileni benzetme veya kıyas yoluyla anlatmaya dayalıdır.
İsa Mesih, öğrencilerine sık sık benzetmeler aracılığıyla öğretiyordu. Peki Yunus’un hikayesini nasıl değerlendirebiliriz? Alegorik hikaye yaklaşımını savunanlar iddiasını üç gerekçeye dayandırıyor: Birincisi, Yunus kitabında oldukça fazla mucizelerin gerçekleşmesidir. İkincisi, Yunus’un olayı anlatırken kullandığı dil ve kelime oyunları, tarihsel bir anlatımdan uzaktır. Son olarak, Yunus kitabında yer alan bazı hatalar, tarihi gerçeklerden uzaklaşıldığını gösteriyor.[1]
Bu iddialara şöyle karşılık verebiliriz. Öncelikle mucizelerin çokluğunu imkansız olarak değerlendirmek, özellikle günümüz dünyasına ilişkin bir yaklaşımdır ve bilimsel dünya görüşü ile ilişkilidir. Ancak Tanrı Sözü’nde şüpheye yer yoktur. Ayrıca olayları anlatırken ironiye ve kelime oyunlarına yer vermek, sadece benzetmelere özgü bir anlatım şekli değildir. Tarihçiler de aynı edebi teknikleri ve hatta daha fazlasını kullanabilir.[2] Son olarak metinde tarihsel bazı hataların yer aldığını söylemek ikna edici bir açıklama olamaz. Yunus kitabının tarihi bir eser olarak okunması gerektiğini söyleyebilir miyiz?
Edebi açıdan bakıldığında, Yunus’un anlatımı İlyas peygamberle ilişkili olan 1. Krallar 17-19’daki anlatıma benzer.[3] Yunus kitabında olduğu gibi 1. Krallar kitabı da mucizelerle doludur (1. Krallar 17:6) ve İsrail dışındaki bazı olayları anlatır (1. Krallar 17:8-24). Okuyucular, bir kişinin ölümden dirilmesi veya gökten ateş yağması gibi olayların, tıpkı Yunus kitabında anlatılan mucizeler kadar gerçek olabileceğini anlaması gerekiyor. Bu bakış açısı, Yunus kitabını da aynı yürekle okumanın önünü açıyor.
Tanrı’nın Kurtaran Hikayesi
Denize atılan Yunus’un hayatını kaybetmemesi oldukça şaşırtıcı. Çünkü Rab, Yunus’u yutacak büyük bir balık sağlayarak merhametini ve lütfunu gösterdi (Yunus 1:17). Rab, doğa üzerindeki egemenliğini gösterdi. Olayın en inanılmaz yanı, Yunus’un balığın karnında üç gün üç gece hayatta kalmasıdır.[4] Buna inanmanın zor olduğunu düşünenler, yaşananların bir benzetmeden ibaret olduğunu iddia ediyor. Ancak İncil’i okuduğumuzda Rab İsa’nın körlerin gözünü açtığını (Yuhanna 9:1–7, 30–33), hastalara şifa verdiğini (Mat. 15:30–31) ve üçüncü gün ölümden dirildiğini görürüz [5] (Matta 12:40; Elçilerin İşleri 4:10).
Bölümü okuduğumuzda Yunus’un dua etmeden neden üç gün üç gece beklediğini merak ediyor olabiliriz.[6] Kesin bir yanıtı olmamakla birlikte üç olası neden bulunmaktadır. Öncelikle Yunus’un balığın karnında kaldığını aklımızda tutmalıyız. Üç gün üç gece orada kaldı. Belki de bölüm bizleri duanın içeriğine odaklanmaya yönlendiriyordur.[7]
İkincisi, ‘üç gün üç gece’ ifadesinin ayrı bir anlam taşıması mümkün. Eski Antlaşma’yı okuduğumuzda önemli bir yolculuk için gereken süreyi belirtirdi (Yaratılış 22:4; Mısır’dan Çıkış 3:18). Son olarak, Yunus ile pagan halk arasındaki zıtlığı vurgulamak için bu ifade kullanılmış olabilir. Ninova halkı ile Yunus arasında zıtlık kolaylıkla göze çarpıyor.
Yunus’un Rab’be şükran duasında bulunması üç gün sürdü (Yunus 1:17–2:1). Yunus’un kenti ziyaretinin birinci gününde insanlar Rab’be yönelmeye başladı. Pagan halkının ruhsal konulara duyarlı ve alçakgönüllü olduğunu görüyoruz. Kutsal Kitap, birçok defa Rab’bin sevgi dolu bir ebeveyn gibi çocuklarına disiplin uygulayarak iyi yollara yönlendirdiğini anlatır (Özdeyişler 3:11–12; 1. Korintliler 11:32; İbraniler 12:4–7).
Bölümü okuduğumuzda Yunus’un başlangıçta Rab’den kaçtığını görüyoruz (Yunus 1:3). Bu yaklaşımı onu Rab’den uzaklaştırıyordu. Rab, bu yolda daha da ileri gitmesini isteyerek Yunus’u terbiye eder (Yunus 2:6). Rab’bin disiplini sonucu Yunus kendi gücünün farkına varır ve Rab’be döner (Yunus 2:2). Bu, itaatsizlik edenlere Rab’bin uyguladığı disiplinin bir amacıdır. Rab, çocuklarının itaatkâr bir yürekle Kendisine dönmelerini, yolunda yürümelerini ve Kendisiyle yakın bir ilişki içinde yaşamalarını ister.
DİPNOT
[1]Cf., e.g., Leslie C. Allen, The Books of Joel, Obadiah, Jonah, and Micah, NICOT (Grand Rapids, MI: Eerdmans, 1976), 176–177, 186.
[2] See discussion in V. Philips Long, The Art of Biblical History (Grand Rapids, MI: Zondervan, 1994), 58–76, especially 58–63.
[3] Alexander, “Jonah,” 76.
[4] The word translated “fish” can refer to a sea creature in general. It appears that sperm whales and great white sharks, both of which can be found in the Mediterranean, can grow to sufficient size to swallow a human. See Thomas H. Lineaweaver III and Richard H. Backus, The Natural History of Sharks (New York: Nick Lyons Books/Schocken, 1984), 34, 109–111.
[5] See further in Introduction: Preaching from Jonah: The Miraculous Events; Introduction: Interpretive Challenges.
[6] According to Israelite ways of speaking, the phrase “three days and three nights” may have meant Jonah was there until the third day after being swallowed (as opposed to a full seventy-two hours); cf. Esther 4:16 with 5:1 (C. F. Keil, Minor Prophets [Grand Rapids, MI: Eerdmans, 1988], 398).
[7] Cf. Sasson, Jonah, 158.