Dünya felaket bir halde. Dünyanın her tarafından duyduğumuz savaş ve felaket haberleri pek çok kişinin umutsuzluğa düşmesine neden oluyor. Aile içindeki tacizler de kötülüğün en samimi ortamlarda bile mevcut olduğunu gösteriyor. Kutsal Kitap kötülüğün insan üzerinde nasıl güç kazandığını ve neden bu duruma düştüğümüzü açıklar. Yaratılış 3:14-19, insanlığın kendisini bulduğu durumu doğru anlamak için çok önemli bir temeldir.
Yakın Bağlam
Tanrı’nın Yaratılış 1 ve 2’de yarattığını gördüğümüz düzenli evren, insanın isyanı yüzünden lekelenir. Kurnaz yılan insanın Tanrı’ya ve sözüne olan güvenini sarsmakta başarılı olur. Yılan insanı ayartırken hem Tanrı’nın bir şeyi yasak ilan etmekteki hakkını hem de Tanrı’nın insana söylediklerinin doğruluğunu sorgular.
“Havva’yı ayartan şey sadece meyvenin güzelliği değil, ‘Tanrı gibi’ olma ihtimaliydi.”
Havva’yı ayartan şey sadece meyvenin güzelliği değil, “Tanrı gibi” olma ihtimaliydi. Havva bir şeyin “iyi” olup olmadığını değerlendirme veya “görme” hakkını, aslında yalnızca Tanrı’ya ait olan bir hakkı kendisine aldı. Yaratan olarak Tanrı, insanın iyiyle ve kötüyü bilme ağacıyla ilişkisini tanımlama hakkına sahipti (Yar. 2:17). Havva’nın Tanrı’ya güvenmek yerine neyin iyi veya kötü olduğuna kendi karar vermeyi seçmesi ilk ve ardından gelen tüm günahların temeliydi. Havva’yla sohbeti boyunca yılan devamlı çoğul şahıs kullanır. Bu bağlama (3:6) baktığımızda Adem’in de pek uzakta olmadığını varsayabiliriz. Görünüşe göre, yılan ikisine de hitap etti ve Havva ikisi adına da yanıt verdi.
İnsanın isyanının sonucu kendileriyle, doğayla ve Tanrı’yla ilişkilerini nitelendirecek yabancılaşmanın başlangıç noktasıydı. Yaratılış 3:14-19’daki beyanları bu yabancılaşmayı daha çok açıklar ve tanımlar.
Yaratılış 3:14-15’teki Lanet
Çoğu yorumcu bu bölümü Vahiy 12:9’da şöyle diyen ayetle bağdaştırır: “Büyük ejderha – İblis ya da Şeytan denen, bütün dünyayı saptıran o eski yılan – melekleriyle birlikte yeryüzüne atıldı.” Dolayısıyla bu ayetlerdeki yargı sadece yılana karşı değil, İblis’e karşı.
Buradaki beyan boyunca İbranicede “lanet” için kullanılan edilgen kip, sadece Yaratılış 3:14 ve 17’de kullanılır. Kadın ve erkek değil, sadece yılan ve toprak lanetlenir. Tanrı 14. ayette yılanı açıkça lanetler ve bunun ne anlama geldiğini açıklar. İbranicedeki fiil ve zaman kipleri (“yaşamın boyunca”), günaha düşüşte oynadığı rolden ötürü yılanın konumunda ebedi bir değişiklik olacağına işaret eder.
Yaratılışın tamamı insanın günahından etkilense de (Rom. 8:18 vd.) yılan özel bir şekilde lanetlenir. Yaratılış 4:10, 11’de Kayin’e edilen lanet benzer bir yapı taşır ve yine sadece Kayin’e odaklanır. Karnının üstünde sürünmeye mahkum olması onu artık insanla ilişkisinde daha az tehditkâr bir konuma düşürür. Bu alçak konumdan dolayı Yaratılış 3:15’te yılanın saldırabileceği yer ancak topuktur ve benzer şekilde ezilen yeri başıdır. “Toprak yemek” zorunda kalması yine alçalmasının ve yok olmasının işaretleridir (Mik. 7:17; Mez. 72:9; Yşa. 49:23).[1]
“Kadın ve soyunu yılan ve soyuna düşman etmekle Tanrı, İblis’in insanla kurmaya çalıştığı yanlış arkadaşlığı doğru hizaya getirir.”
Düşmanlığın Anlamı
İblis’e edilen lanet 3:15’te detaylandırılır. Eski Antlaşma’nın başka bölümlerinde düşmanlıktan bahsedilen ayetler daima uluslar veya yasal taraflar arasındaki çatışma bağlamındadır; insan ile hayvan arasında değil.[2] Kadın ve soyunu yılan ve soyuna düşman “etmekle” Tanrı, “İblis’in insanla kurmaya çalıştığı yanlış arkadaşlığı doğru hizaya getirir.”[3] İblis’e getirilen bu yargı, Tanrı’ya karşı savaşının artık kolay olmayacağı anlamına gelir. Zira kadın ve soyu, İblis ve soyuna karşı savaşacaktır.
“Ezme”nin Anlamı
Eski Antlaşma’da yalnızca üç defa karşımıza çıkan bu fiil burada “ezmek” ve “saldırmak” olarak çevrilir, fakat aynı sözcüktür.[4] Ezilme veya saldırının gerçekleştiği bölgeler farklı olsa da (baş ve topuk), fiil aynı olduğu için sebep olunan yaralanmanın aynı derecede olacağı var sayılabilir. Yani burada ‘ezen’ tarafın ‘saldıran’ taraf üzerinde zafer kazandığına dair herhangi bir ima söz konusu değildir.
“Kadının Soyu”nun Anlamı ve İması
Bu ifadenin arkasındaki ima nettir. Öte yandan daha belirgin bir anlam içerir: 3:15’te tekil bir zamirin olması Mesih’e mi işaret eder?
Kelime irdelemesi “soy” için kullanılan kelimenin soydan gelen tek kişi, genellikle de uzaktan ziyade yakın bir akraba için kullanılabileceğini gösterir (bkz. Yar. 4:25; 1Sa. 1:11). Aynı zamanda kelime tekil olmasına rağmen bir grubu da kastedebilir. Kelimenin bilhassa Yaratılış kitabında vaatler ve atalar bağlamında karşımıza çıktığı yerlerde çoğul anlamı kullanılmaktadır.
“Soy” kelimesinin uzak gelecekteki bir kişi için kullanılması nadirdir. Yaratılış’ta “soy” ifadesinin dilbilgisel açıdan tekil olsa da anlam bakımından çoğul olduğu yerler vardır (Yar. 16:10 ve 22:17).[5] Lewis bu kelimenin tüm Kutsal Yazılarda yalnızca üç yerde dişil ekle kullanıldığını savunur: Yaratılış 3:15, 16:10 ve 24:60.[6] Yaratılış 3:15 dışındaki örneklerde “soy” kelimesinin anlamı net bir şekilde çoğuldur. Bütün bunlar ışığında Yaratılış 3:15’in de çoğul bir anlam taşıması muhtemeldir.
Walton, Yeni Antlaşma’nın hiçbir yerinde bu ayetin bakire doğum veya Mesih’in kefareti bağlamında alıntılanmadığına işaret eder. Eski Antlaşma’nın Mesih beklentisi çoğunlukla kral soyuna bağlıdır; örneğin, Yaratılış 49:8-12, Çölde Sayım 24:15-19 ve 2. Samuel 7:10-16’da Davut’a verilen vaat.[7] İbraniler 2:14 ve Koloseliler 2:14,15 Mesih’in İblis ve güçleri üzerindeki zaferini net bir şekilde ifade eder. Soru şudur: Pavlus veya İbraniler yazarı o ayetleri kaleme aldığında Yaratılış 3:15’i düşünüyor muydu? Bağlamlarından bunu çıkartmamız mümkün değil. Pavlus’un Romalılar 16:20’yi yazdığında Yaratılış 3:15’i düşünüp düşünmediğini de bilemeyiz; zira Septuaginta’nın Yaratılış 3:15’te kullandığı Grekçe filler ile Romalılar 16:20’de kullanılan fiiller aynı değildir. Pavlus’un kullandığı ifade (ayaklar altında ezme) genel bir ifadedir, Yaratılış 3:15’i ima etmiyor olabilir. Romalılar 16:20, Tanrı’nın sırf Mesih aracılığıyla değil, tüm Mesih inanlıları aracılığıyla yaptığı işler hakkındadır.
Yaratılış 3:15 Hakkında Ara Yorum
Soy için kullanılan kelime yılanları ifade etmemektedir. Eski Antlaşma’da bu kelime insan veya bitki tohumu için kullanılır.[8] Bu durumda cinler de söz konusu değildir. Kutsal Yazıların hiçbir yerinde İblis’in çocukları olduğu söylenmez; ne var ki İblis’in takipçilerinin onun “çocukları” gibi olduğu iması vardır (bkz. Yu. 8:44). Ross’a göre yılanın, İblis’in soyu, “Rab’bi ve egemenliğini reddeden herkes” veya “kötülüğün güçlerini temsil eden her şey”dir.[9]
“Ezme” ifadesi kelime anlamında zafer ima etmez. Bu bölümdeki “ezme” kelimesi ikisi için de aynıdır, dolayısıyla aynı anlama sahip olmalıdır. Bunun yanı sıra kullanılan “düşmanlık” ifadesi ve bunun “süregelecek bir savaş” olduğunu gösteren kipler, iki taraf arasındaki savaşın uzun süre devam edeceğine işaret eder. Bu düşünce bağlamla uyumludur; buradaki her şey uzun vadeli, sürekli bir ilişkiye odaklanmaktadır.
Bazılarına göre, yılanın başı ölümcül bir şekilde ezilirken kadının soyu ancak topuktan bir saldırı alır. Fakat bu sonuç kesin değildir. Yaralanma, toprakta sürünen yılanın konumundan doğar. Aynı fiil kullanıldığı için yaraların da benzer olması beklenir. Pek çok kişi belden aşağı aldığı bir yılan ısırığı yüzünden ölmüştür. Ayrıca beyanın verildiği bağlam, insanın gelecekteki kurtuluşunun açıklaması değil, yılana, İblis’e getirilen yargıdır. Elbette ki metinsel açıdan baktığımızda hem kurtuluşun hem de yargının bir arada verilmesine engel yoktur, fakat bu bağlamdaki vurgu öncelikli olarak yargıdır. Kidner’a göre bu yargı “insanın ihtiyaçlarından ziyade Tanrı’nın egemenliğini” gösterir,[10] Young’a göre ise Tanrı’nın adaletinin “haklı çıkarılması”dır.[11]
“Adil olan Tanrı, günaha karşı savaşın adil bir şekilde devam edeceğini temin eder.”
Yılanın soyunun İblis’in izinden giden kötü insanları ima ettiği düşüncesi, bu bağlamda “kadının soyu” ifadesinin de çoğul anlaşılması gerektiği görüşünü destekler. Woudstra buradaki anlamın, belirli bir “ahlaki kaliteye” göre etiketlendirilen “iki ırk, iki toplum” olması gerektiğini savunur. Bunu Brown-Driver-Briggs’in “soy” ifadesi için verdiği beşinci anlama dayanarak iddia eder: “Ahlak kalitesine göre öne çıkan soy = belirli bir kaliteye sahip kişiler veya topluluk”.[12] Savaş, “zamanın başından sonuna kadar devam edecek bir durum” olarak görülür.[13] Adil olan Tanrı, günaha karşı savaşın adil bir şekilde devam edeceğini temin eder. “Soy”un çoğul anlamda kullanıldığına dair bir diğer işaret Havva’nın “yaşayan her şeyin annesi” olarak tanımlanmasıdır (Yar. 3:20). Dolayısıyla iman eden ile etmeyen arasındaki ruhsal savaş hayatın kesin bir parçasıdır, zira düşmanlık dolu bozuk ilişkiler dünyadaki kötülüğün bir parçasıdır. Savaş bu dünyada cereyan eder, fakat sonuçları evrenseldir ve “yılan” darbeler alır. Pavlus bu savaşın ruhsal boyutunun nasıl devam ettiğini bize anlatır (bkz. Ef. 6:10-20).
Metin Mesih’ten bahseder mi? Evet, bir açıdan Mesih kadının soyunun ideal temsilcisidir. Mesih ideal veya ikinci Adem’dir ve yeryüzündeki hizmeti boyunca daima kötülüğe karşı savaşmıştır (bkz. Markos’ta aktarılan, Mesih’in cinlere karşı savaşı ve Yahudi önderlerle “yetki” konusundaki mücadelesi). Son olarak da Mesih’in yaptıkları İblis’i tamamıyla alt eder (İbr. 2:14). Fakat bu ayetin kendisi zafer vaat etmez. Zafer konusundaki net açıklamalar daha sonraki vahiylerde karşımıza çıkar: Va. 12:9, 10; Kol. 2:14, 15 ve İbr. 2:14.
Yaratılış 3:16
Merrill bu ayeti “öngörüsel ve buyruksal” olarak tanımlar.[14] Bu ayetteki önemli noktalar, İbranice bağlaç waw’ın vurgusu, Türkçeye “istek” olarak çevrilen İbranice kelimenin anlamı ve “seni o yönetecek” buyruğudur. Sarna kadın ve erkeğin yargılanmasını şu şekilde tanımlar: “Her biri iki yönlü yargılanmıştır: İkisi de hayatlarının merkezinde yer alan bir konuda etkilenir ve ikisi için de temel bir ilişki düzenlenmesi yapılır.”[15] Tüm bu yargıların bağlamı gösteriyor ki 3:16 ayetinde tek bir yargı vardır: Çocuk doğururken acı çekmek. Bunun ardından da kadının erkekle ilişkisine bir açıklama getirilir.
“Erkek ve kadın, her biri iki yönlü yargılanmıştır: İkisi de hayatlarının merkezinde yer alan bir konuda etkilenir ve ikisi için de temel bir ilişki düzenlenmesi yapılır.”
“Çocuk doğururken sana çok acı çektireceğim”
“Acı” için kullanılan bu kelime Yaratılış’ta üç yerde karşımıza çıkar: burada, 3:17’de ve 5:29’da. Sonraki iki bağlam iş, çalışma ve zorluk çekmeyi vurgular. Görünüşe göre burada sadece fiziksel acı değil, çalışma, emek ve bunlarla gelen zorluklar da ima edilmektedir. Tanrı’nın kadına yargısı, kadının Yaratılış 1:28’de yazılı olan “verimli olup çoğalın” buyruğunu yerine getirmesindeki önemli rolünü ilgilendirir. Burada kullanılan fiil normalde “gebe kalma” anlamında kullanılsa da, bu ayette muhtemelen tüm süreci kapsamakla birlikte doğum yapmanın son aşamasına odaklanmaktadır.[16] Tanrı’nın yargısı şu hatırlatmada bulunur: Kadın Tanrı’nın buyruğunu yerine getirirken kocasıyla birlikte dünyaya daha çok günahkar getirmekteler.
“Kocana istek duyacaksın, seni o yönetecek”
Buradaki ikinci cümle özellikle çok soruya neden olmuştur. “Seni o yönetecek” ifadesi bir buyruk mudur, yoksa bir tanımlama mıdır? Erkeğin kadın üzerindeki hiyerarşik rolü bu ayetten mi doğar? Eğer öyleyse Mesih’teki kurtuluş bu hiyerarşiyi ortadan kaldırarak daha eşitlikçi bir konum mu doğurur (bazılarının Gal. 3:28 yorumu bu yöndedir)?
“İstek” için kullanılan kelimenin İbranicesi sadece burada, Yaratılış 4:7’de ve Ezgiler Ezgisi 7:10’da geçer. Yakın olmasına ve benzer bir dilbilgisine sahip olmasına rağmen, yalnızca Yaratılış 4:7’deki kullanıma odaklanmak uygun değildir. Yaratılış 4:7 ilk bakışta anlaşılacak kadar net değildir. Yaratılış 4:7, nasıl açıklanırsa açıklansın, 3:16’yı anlamamıza yardımcı olacak netlikte değildir.[17] Amaç veya niyet tanımı yapmadan “arzu”dan bahsetmek bu bağlam için en sağlıklısıdır.
“Kocana istek duyacaksın” ifadesi bir konum ortaya koyarken ardından gelen “O seni yönetecek” cümlesi bir eylem oraya koyar.[18] Bazılarına göre buradaki “yönetme” fiili sert bir yönetimi kast eder, ne var ki aynı fiil Tanrı’nın yönetimi bağlamında da kullanılır. Bu durumda kelimenin kendisi kocanın haşin bir yönetimini ima etmez. Öteki taraftan bu filin bir kral veya yöneticinin zorlu yönetimi anlamında kullanıldığı bağlamlar da vardır (Yar. 37:8; Mez. 106:41 ve Yşa. 3:14; 19:4). Yaratılış 3:16’daki yargı bağlamı göz önünde bulundurulduğunda, söz konusu yönetimin kadın için hoş olmayacağı anlaşılır.
Kadının kocasına duyduğu istek kocanın yönetimiyle bağlantılı olmak durumunda değildir, yani “kadın erkeği yönetmek istiyor” diye düşünmek yersizdir. Dilbilgisel açıdan bakıldığında çocuk doğurmakla ilgili bölümle de bağlantı kurulabilir. Doğum acısına rağmen kadın kocasıyla olmak için (ve daha fazla çocuk yapmak için) istek duyacaktır.[19] Bu yorumu destekleyen etkenlerden biri Yaratılış 3:14-19’daki İbranice yapıdır. Hem yılan, İblis hem de insanlar bir hüküm giyer ve bununla birlikte birtakım sonuçlar gelir. Örneğin, İblis’in giydiği hüküm “o senin kafanı yaralayacak sen de onun topuğunu yaralayacaksın” şeklinde açıklanır. 3:16’nın ikinci cümlesi birincinin bir açıklaması değilse, ilk cümleyle bağlamsal bir ilişkisi olmaz. Ayrıca kadına iki hüküm giydirilmiş gibi anlaşılır, o durumda öteki yargılardan farklı olur.[20]
“Yaratılış sırasının getirdiği düzenle erkek kadının başı olmaya devam edecek, fakat evdeki ilişki artık günahın etkisi altında olacak.”
Yaratılış sırasının getirdiği düzenle erkek kadının başı olmaya devam edecek, fakat evdeki ilişki artık günahın etkisi altında olacak. Kadının çektiği doğum sancısı her doğumla dünyadaki günahın arttığını hatırlatır. Ama yine de kocasına istek duyacak ve böylece yeryüzünü doldurma konusunda payına düşeni yapmaya devam edecek.
Yaratılış 3:17-19
Tanrı erkeği yargıladı, çünkü Tanrı’yı dinlemek yerine kadını dinledi. Tanrı’nın yargısındaki kinaye, sözleri boyunca beş defa “yemek” fiilini kullanmasında görülür.
Tanrı’nın toprağı lanetlemesiyle yerin veya bahçenin işlenmesinin ve bakımının artık zorlu olacağını görüyoruz. İnsanoğlunun çabaları artık “bitkileri ışık ve besinden yoksun bırakan ve kontrol edilmesi çok çaba isteyen” şeyler üretecek.[21]
Erkek artık bahçenin ürünlerinden keyif alamayacak, kendisine ve ailesine bakabilmek için uğraşmak zorunda kalacak. Ailesi için ekmek kazanmaktaki çabaları Adem’i zorlayacak. Bu çabaları dünyadaki günahı devam ettirdiğini de hatırlatacak. Günaha düşmeden önce yemek yemek, Tanrı’nın bahçedeki sağlayışına ortak olmanın sevinciyle doluydu. Ne var ki şimdi bahçenin dışındadırlar ve hayatta kalma mücadelesi veriyorlardır. Günaha düşmeden önce yemek ile çalışmak bağlantılı değildi, fakat bundan böyle öyle olacak.[22] Erkek ve kadına giydirilen hükümler insan ırkının hayatta kalmasının özüne işaret ediyordu. İnsan ırkı, günahlı Adem’in benzeyişi ve Tanrı’nın bozulmuş benzeyişi halinde devam ediyor.[23]
Sonuçlar
Yaratılış 3:14-19 Kutsal Kitap’ın çok önemli parçalarından biridir. İnsan Tanrı’ya karşı isyan etmiştir ve şimdi hem komşusuyla hem de Tanrı’yla bozulmuş ilişkisinin sonuçlarını yaşamaktadır. Öte yandan yeryüzünde Tanrı’nın temsilcisi olma amacında zorluk çekmektedir. Yaratılış 3:14-19’daki yargılar, söz konusu rolün konumunu ve bu rolün ileride ne şekilde yerine getirileceğini ilgilendirir.
İblis Tanrı’nın yeryüzündeki temsilcileriyle daimi savaş içinde olacaktır. İblis asla tam bir zafer kazanmayacak, düşmanlık hep devam edecektir. İki taraf da acı çekecektir. “Kadın soyunun” ideal temsilcisi olarak İsa Mesih eninde sonunda İblis üzerinde zafer kazanacaktır, fakat bu zafer bu bölümdeki ayetlerin yerine gelmesi değildir; bu ayetlerde Mesih’in İblis üzerindeki zaferi vaat edilmemektedir.
Kadın yeryüzünü doldurma buyruğundaki sorumluluklarını yerine getirecektir. Ne var ki çocuk doğurma süreci artık acı ve zorlukla dolu olacak, bu da kadına yeryüzünü günahla bozulmuş temsilcilerle doldurduğunu hatırlatacaktır. Buna rağmen kocasına istek duymaya devam ederek Yaratılış 1:28’deki kutsamanın yerine gelmesini sağlayacaktır. Fakat çocuk doğurmak ve kocasının yönetimi altında yaşadığı mücadele, sevinç dolu olmayacaktır.
“Tanrı’nın yargı sözleri, adaletinin göstergesi ve buyruklarına itaat etmemenin getirdiği cezanın hatırlatmasıdır.”
Erkek de yeryüzü üzerindeki hakimiyetinde zorluk yaşayacaktır. Toprak artık meyve dolu ağaçlar vermeyecek, tam tersine erkek bahçeden kovulur ve toprağı “işlemek” zorunda bırakılır. Bu iş zorlu ve sıkıntılı olacak, çünkü erkek hem kendinin hem de ailesinin hayatını sürdürebilmesi için ekmek bulmak zorunda kalacak. Tüm çalışma süreci erkeğe yeryüzündeki günahı devam ettirdiğini hatırlatacak. İş başlı başına kötü değildir, işi sevinç getiren bir şeyden ziyade zorlaştıran şey olmasının nedeni günahtır.
Tanrı’nın yargı sözleri, adaletinin göstergesi ve buyruklarına itaat etmemenin getirdiği cezanın hatırlatmasıdır. Yaratılış 3:14-19’te Tanrı “ölüm”ün (Yar. 1:27) insan için ne anlama geldiğini daha detaylı bir şekilde gösterir: İblis’e karşı mücadelede devamlı çatışma ve dünyada artan ölçüde acı, uğraş ve günah (krş. Rom. 1:18-23). İnsanın günah işleme seçimi ölümle dolu bir dünyaya sebep olmuştur. Yaratılış 3:14-19’u doğru bir şekilde anlamak, bir Mesih imanlısının bu dünyada gerçekçi bir şekilde yaşamasına yardımcı olur. Tanrı insanlığa iş, aile ve ilişkilerde kâhyalık görevi vermiştir, fakat bunlar zorluk içinde sürdürülecektir. Ne var ki bir Mesih imanlısı günahın yargısından uzak olan yeni yeryüzünün umuduna tutunabilir (Va. 21:1-4).
[1] Terence Fretheim, “Genesis” The New Interpreter’s Bible’de editör. Leander Keck (Nashville, Tennessee: Abingdon Press, 1994), 1:363; John Walton, Victor Matthews and Mark W. Chavalas , The IVP Bible Background Commentary, (Downers Grove, Illinois: Intervarsity Press, 2000), s. 33; Kenneth Mathews, New American Commentary Vol 1A Gen 1:1-11:26 (Nashville, Tennesee: Broadman, 1996), s. 244
[2] Bu kelime Eski Antlaşma’da beş kere kullanılır (Say. 35:21, 22 ve Hez. 25:15; 35:5) ve hiçbir zaman insan ile hayvan arasındaki zorlukla ilgili olarak kullanılmaz. John R. Kohlenberger III and James A. Swanson, The Hebrew English Concordance to the Old Testament with the NIV (Grand Rapids, Michigan: Zondervan, 1998), s. 368.
[3] Leon Wood, Genesis (Grand Rapids, Michigan: Zondervan Publishing House, 1975), s. 35.
[4] Francis Brown, S.R. Driver and Charles Briggs, A Hebrew and English Lexicon of the Old Testament [BDB] (Oxford: Clarendon Press, 1907), s. 1003.
[5] Walton’un iddiası şudur: “‘Soy’ çoğul isimdir ve onun yerinde zamirin kullanılırsa çoğu zaman zamir tekildir.” NIV Application Commentary Genesis (Grand Rapids, Michigan: Zondervan, 2001), s. 225. ‘Çoğu zaman’ abartılıdır ama tek kullanımı bu olasılığı mümkün kılar ve ille de “tekil” olması gerektiği savını çürütür.
[6] Jack Lewis, “The Woman’s Seed – Gen 3:15” JETS 34/3 (Eylül 1991): 299-319.
[7] Walton, s. 234
[8] BDB hayvanla ilgili ayetlerin Yar. 3:15 ve 7:3 olduğunu iddia eder. 7:3’ün bu anlamda olması olasılığı biraz şuphelidir, çünkü bir deyim içindedir. Çoğu yorumcu Yar. 3:15’in insan soyu ile ilgili olduğunu kabul eder. BDB, s. 1003.
[9] Allen P. Ross, Creation and Blessing, (Grand Rapids, Michigan: Baker Book House, 1988), s. 145
[10] Derek Kidner, “Genesis” Tyndale Bible Commentary Series’de editör R. V. G. Tasker (Downers Grove, Illinois: Intervarsity Press, 1967), s. 70
[11] E. J. Young, Genesis 3 (Londra: Banner of Truth Trust, 1966), s. 94
[12] Martin Woudstra, “Recent Translations of Gen 3:15,” CTJ 6/2 (Ekim 1971): 198. BDB alıntı, s. 1003.
[13] A.g.e. s. 202
[14] Eugene Merrill, “A Theology of the Pentateuch,” A Biblical Theology of the Old Testament. Editör, Roy. B. Zuck. (Chicago: Moody Press, 1991), s. 20
[15] Nahum Sarna, JPS Commentary Genesis, (New York: The Jewish Publication Society, 1989), s. 27.
[16] Ross, 146. Walton bu cümlenin, “gebe kalmadan doğuma kadar devam eden kaygı” olarak anlaşılması gerektiğini söyler. Bu hem gebe kalma zorluklarını, hamileliğin getirdiği rahatsızlıkları ve doğumun zorluklarını dahil etme anlamındadır. Walton, s. 227.
[17] Busenitz Yar. 4:7’le ilgili birkaç sav ileri sürer: Yar. 3:16 birebir anlamda, 4:7 ise mecazidir. 3:16’da arzunun objesi lanetlenmez, 4:7’de lanetlenir (bkz. 4:11). Kendisine göre Ezg. 7:11 daha net ve açık ve aynı konudan bahseder (erkek-kadın ilişkisi). Irwin Busenitz, “Woman’s Desire for Man: Gen 3:16 Reconsidered” GTJ 7/2 (Sonbahar 1986): 210
[18] William Gesenius, Gesenius Hebrew Grammar, ed. A.E. Cowley (Oxford: Clarendon Press, 1910), s. 453
[19] Busenitz’e göre bağlamın tümü yaşamın devamı ile ilgilidir; 3:14-19’da ikinci cümleler ilk cümlelerin anlattığını ileri sürer. Kendi çevirisi şöyledir: ‘Hâlâ kocana istek duyacaksın, kendisi hâlâ seni yönetecek.’ Busenitz, “Woman’s Desire for Man,” 206-208.
[20] A.g.e., 206
[21] Sarna, s. 28
[22] E. J. VanWolde, A Semiotic Analysis of Gen 2,3 (Maastricht, Hollanda: VanGorcum and Co., 1989), 142, 156.
[23] Yar. 9:6 ve Yak. 3:9 gibi ayetler, Tanrı’nın benzeyişinin günahlı insanlarda devam ettiğini destekler. Yar. 5:1-4 ise insanın Adem’in benzeyişini sürdürdüğünü destekler.