Eski Antlaşma’nın İlahi Elçisi, İsa Mesih[1]
Çeşitli yazılar, Hristiyanlık öncesi Yahudiler arasında Eski Antlaşma’da yer alan Malak Yahve’ye (Gönderilen Yahve) dair çeşitli görüşler olduğunu doğrulamaktadır.[2] Erken kilise döneminde Hristiyanlar[3] ve yüzyıllar boyunca imanlılar[4] Gönderilen Yahve’yi, Tanrı’nın doğası için ilahi bir kişilik olarak görmüşler ve bunu beden almadan önce Söz’ün (Logos) görünümü olarak açıklamışlardır. Eski Antlaşma ile başlayan ve Yeni Antlaşma ile sonuçlanan bu görüşün Kutsal Yazılara ilişkin temeli, makalenin temel konusudur.
Genel Olarak Teofaniler
Kutsal Kitap, sadece Tanrı’nın Kendisini insanlara gösterme olasılığını değil, aynı zamanda bu konudaki arzusunu ve gerçekliğini öğretir. Tanrı, Kendisini evrenin ve insanlığın yaratılışında (Mez.19:1-7; Rom.1:18, 2:14-16) göstermiş olsa da, aynı zamanda görümler (Dan. 8:1-27, Ova. 1:1), rüyalar (Yar. 37:1-11) aracılığıyla gösterir. Aynı zamanda bir ses (1.Kr. 19:9-18), alevli bir meşale (Yar. 15:1-21), yanan bir çalı (Çık. 3:1-14), ateş ve bulut sütunu (Çık. 13:21), Buluşma Çadırı’nda ihtişamı (Çık. 40:34-38), görkemi (Hez. 1:22-28) aracılığıyla kendini gösterdi. Tüm bu ilahi tezahürler, ‘teofani’ olarak adlandırılır.
Eski Antlaşma’da teofanilerin en önemli biçimlerden biri, Rab’bin meleği olarak tercüme edilen Gönderilen Yahve’dir. Bu görünüm, Yahve’nin insan formundaki tezahürüdür.
Melek Kelimesinin Anlamı
Yaygın kullanımda melek kelimesi, göksel varlıklara veya cennetteki ruhlara atıfta bulunur. Melek kelimesinin aslında İbranice Kutsal Yazılar’da bulunmadığını belirtmek önemlidir. Melek, Septuagint’te kullanılan Grekçe angelos (ἄγγελος) kelimesinin İngilizceye çevrilmiş halidir. İbranice olarak kullanılan kelime malak’tır (מַלְאָך). İbranice malak kelimesi orijinal anlamında ve Kutsal Yazılar’da kullanıldığı şekliyle ‘gönderilmiş, haberci’ anlamları taşır (Gesenius; Brown, Driver ve Briggs;[5] ve diğerleri). Anlaşılacağı üzere melek kelimesi, sadece doğaüstü bir varlıktan ziyade ilahi bir varlığa atıfta bulunmaktadır. Kelimenin etimolojisini tartıştıktan sonra, James Battenfield şu sonuca vardı: ‘‘Öyleyse מַלְאָך [malak] kelimesinin kökü, gönderilmiş, haberci veya elçidir. Terim yalnızca bağlam içinde özgüllük kazanır.’’[6]
Bu nedenle İbranice Kutsal Yazılar’da herhangi bir haberci veya elçi için malak kelimesi kullanılmaktadır. İbranice מַלְאָך (mal’ak) terimi Eski Antlaşma’da 214 defa[7] kullanılır. Bu olayların yaklaşık yüzde 50’si, sıradan insanların, kralların ve askeri liderlerin (1. Sa. 19:11-21) mesajlarını taşıyanlara atıfta bulunmaktadır. Kutsal Yazılar’da peygamberler de O’nun elçileri olarak adlandırılmaktadır (2. Ta. 36:15-16, Yer. 25:3-7; 26:20-23, Hag. 1:13; Mal. 3:1). Malaki 2:7, ‘‘Kâhinin dudakları bilgiyi korumalı ve insanlar onun ağzından öğüt aramalı. Çünkü o Her Şeye Egemen RAB’bin ulağıdır’’ der.
Elçi veya melek kelimesinin gönderilenin konumuna mı yoksa meleklerin doğasına mı atıfta bulunduğu yalnızca bağlam açısından ortaya konulabilir.[8] Aynı durum, tanrı Hermes’in yanı sıra melekler ve insanlar için angelos kelimesinin kullanıldığı Grekçe için de geçerlidir. Septuagint ile başlayan sürece Yeni Antlaşma boyunca da rastlamak mümkündür.[9]
Balz ve Schneider’in dediği gibi, ‘‘ἄγγελος, genellikle Tanrı’nın göksel elçileri için kullanılır, ancak insanlar için kullanımı da mevcuttur.’’[10] Luka 7:24, 9:52, Yakup 2:25, Matta 11:10 ve Markos 1:2 bölümlerinde insanlar için angelos kelimesi kullanılmaktadır. Bu, kelimenin meleklerin doğasına ilişkin vurguda bulunmadığını gösterir. Öncelikle, Eski Antlaşma’da מַלְאָך (malak) kelimesinin ‘melek’ anlamına gelmediği düşünülebilir. Bunun yerine ontolojik statüsü nedeniyle ‘mevcudiyet’ veya ‘tezahür’ anlamına gelebilir. Daha da önemlisi, Eski Antlaşma üzerine yapılan çeşitli analizler, bu görüşü doğrular niteliktedir. En dikkat çekici analiz, RAB’bin Meleği kelimesinin Sümer, Babil, Asur, Hitit ve Mısır edebiyatı ile karşılaştırılmasını içerir. Buna göre yaratılış anlatılarında melek hareket ettiğinde, tanrının habercisi veya temsilcisi olarak değil, tanrı olarak kendini gösterir. Ayrıca melek konuştuğunda, tanrının elçisi veya habercisi olarak değil, tanrı olarak konuşur. Yaratılış bölümüne benzeyen anlatılar, tanrının göründüğü tezahür anlatılarıdır.
Dorothy Irvin’den alıntı yapan Juncker, şöyle der: ‘‘Yahveh’nin veya Elohim’in habercisi konuştuğunda, kendisine haberci denilse de, bir haberci olarak hareket ettiği anlaşılmaz. Yaratılış hikayelerinde Yahveh’nin veya Elohim’in habercisinin aslında bir haberci olarak düşünülmediği sonucuna varılabilir. Kullanılan mal’ak kelimesi, Kutsal Kitap dışı hikayelerde tanrının oynadığı rolle özdeş olan kavramdan yoksundur.’’[11][12]
Bazıları, İbranice Malak Yahveh’nin kesin bir ifade olmaması nedeniyle İngilizceye ‘RAB’bin bir Meleği’ olarak çevrilmesi gerektiğini savunmaktadır. Ancak bu hatalı bir yaklaşımdır. Eğer Yahveh kesin olarak belliyse Malak da aynı şekilde kesin olarak bellidir. Özel bir isim olan Yahveh, İsrail’in Tanrısının ayırt edici adıdır. Başka bir deyişle, ikinci isim İbranice Malak Yahveh’nin gramer yapısına ihtiyaç duyar.[13]
Gerhardus Vos,[14] Malak ile Yahweh arasına ‘lamed’ ekinin eklenmesine değindi. Buna göre, İbranice’de ‘Yehova’nın bir Meleği’ demenin bir yolu vardır. İbranice’de ‘Yehova’nın Meleği’ demenin bir yolu vardır. Yapılması gereken Melek ile Yehova arasına ‘lamed’ edatını eklemektir.[15] İbranice Eski Antlaşma’da böyle bir ifadenin kullanılmaması oldukça önemlidir. Eski Antlaşma’nın hiçbir bölümünde malakim Yahveh ifadesinden RAB’bin melekleri olarak bahsedilmez. Bazı durumlarda Tanrı’nın meleklerinden söz edilir (Yar. 28:12; 32:1; 2. Ta. 36:16). Ancak Tanrı’nın melekleri ile özel olarak Tanrı’nın Meleği arasında bir ayrım yapıldığına dikkat çekilmelidir. Malak Yahve (Gönderilen Yahve) ifadesi, kesinlik ifadesini kullanmaya izin vermezken, Tanrı’nın özel adı olan Yahveh, Malak Elohim ifadesinin kullanılmasıyla belirlenir.
Tek ve Aynı Melek
Tanrı, İshak’ı kurban etmesi için İbrahim’i sınayınca, İbrahim bunu itaatkar bir yürekle karşıladı. İbrahim’e seslenen RAB, ‘‘Çocuğa dokunma’’ dedi. (Yar. 22:11). Çünkü İbrahim, imanını kanıtlamıştı. RAB’bin meleği İbrahim’e ikinci kez seslendi (Yar. 22:15). Yakup Yaratılış 48:15-16’da şöyle dua eder: ‘‘Atalarım İbrahim’in, İshak’ın hizmet ettiği, bugüne dek yaşamım boyunca bana çobanlık eden Tanrı, beni bütün kötülüklerden kurtaran melek bu gençleri kutsasın! Adım ve atalarım İbrahim’le İshak’ın adları bu gençlerle yaşasın! Yeryüzünde çoğaldıkça çoğalsınlar.’’
Yaratılış 28:15’te Yakup’a vaatte bulunan Tanrı, ‘‘Seninle birlikteyim. Gideceğin her yerde seni koruyacak ve bu topraklara geri getireceğim. Verdiğim sözü yerine getirinceye kadar senden ayrılmayacağım’’ dedi. Tanrı, Yaratılış 31:13’te ise, ‘‘Ben Beytel’in Tanrısı’yım’’ der.
Anlatılardaki meleğin aynı melek olduğunu görüyoruz. Bölümler, Melek üzerine anlatılarda hem geriye hem de geleceğe yöneliktir. Yanan çalıda Musa’ya seslenen Tanrı, ‘‘İsrailliler’e de ki, ‘Beni size atalarınızın Tanrısı, İbrahim’in Tanrısı, İshak’ın Tanrısı ve Yakup’un Tanrısı Yahve gönderdi.’ Sonsuza dek adım bu olacak. Kuşaklar boyunca böyle anılacağım’’ dedi (Çık.3:15). Hoşea 12:4-5’te yer alan ‘‘Melekle güreşip yendi. Ağladı, kutsanmak istedi. Tanrı’yı Beytel’de buldu. RAB, Her Şeye Egemen Tanrı bizimle orada konuştu’’ sözü okuduğumuzda Musa’ya görünen meleğin, Yakup’a ve diğer atalara görünen melek olduğunu görüyoruz. Ayrıca, Musa’ya görünen Melek, İsrailoğulları’nı Kenan ülkesine getiren aynı Melektir: ‘‘Yolda sizi koruması, hazırladığım yere götürmesi için önünüzden bir melek gönderiyorum’’ (Çık. 23:20). Hakimler 2:1’de ise, Tanrı, ‘‘Sizi Mısır’dan çıkarıp atalarınıza söz verdiğim toprağa getirdim. Sizinle yaptığım antlaşmayı hiçbir zaman bozmayacağım’’ der.
Kutsal Yazıları okuduğumuzda Atalar, Mısır’dan Çıkış ve Hakimler döneminde aynı meleğin ortaya çıktığını görürüz.
Meleğin Diğer İsimleri
Yaygın ismi ‘RAB’bin Meleği’ olsa da, başka isimlerle de anılır. Tanrı’nın Meleği, Öğütçü, Haberci ve Rab’bin ordusunun komutanı gibi isimlerin hepsi, aynı ifadeye atıfta bulunmaktadır. Hakimler 6:20-21 ile 13:9 ve 13:13’te RAB’bin meleği birbirinin yerine kullanılır.[16] Son olarak, Mısır’dan Çıkış 3’teki yanan çalıda Musa’nın RAB’bin meleği ile karşılaşması ile Yeşu 5’teki Yeşu’nun RAB’bin meleği ile karşılaşması arasındaki göze çarpan paralellikler bulunmaktadır. Bu isimler kendi içlerinde oldukça önemlidir.
Meleğin Önemi
Meleğin önemine, Eski Antlaşma’da özellikle atalar döneminde ve İsrail’in erken dönem tarihinde sık sık Rab ile birlikte değinilir (Yar. 6:7-14, 21:14-20, 22:1-18, 24, 28, 32, 48; Çık. 3, 13, 23, 32; Say. 20, 22, Hak. 2:1-3, 6, 13; 2. Sa. 14:15-20, 19:26-28, 24:15-17; 1. Kr. 19, 2. Kr. 1, 19; 1. Ta. 21; 2. Ta. 32; Yşa. 9, 37, 63; Zek. 1, 2, 3, 12; Hoş. 12; Mal. 3 ve Mez. 34,35). Yaratılış 18-19, Mısır’dan Çıkış 24, Yeşu 5, Yeşaya 6 ve Hezekiel 1’de de RAB’bin meleğinin göründüğüne dair güçlü nedenler bulunmaktadır.
Belirgin Olmayan Teofaniler
Bazı teofanilerde RAB’bin meleğinden söz edilmez. Yine de, RAB’bin ordusunun komutanı olarak Musa’ya görünmesi gibi anlatılarda, bu teofanilerin RAB’bin meleği olmadığı anlamına gelmez. Ayrıca birçok bölümde meleğin varlığına değinilir. Örneğin, Yaratılış 28:10-22’de Rab’bin Yakup’a rüyada göründüğü belirtilir. Yaratılış 31:11-13’te ise rüyasında gördüğü kişinin Rab’bin meleği olduğu söylenir. 1. Tarihler 21:14-20 ile 2. Tarihler 3:1-2 ve Yaratılış 32:24-30 ile Hoşea 12:4-5 arasında benzer ilişki vardır. Rab’bin İbrahim’e göründüğü Yaratılış 15; RAB’bin İbrahim’e iki melekle göründüğü Yaratılış 18-19; Musa ve İsraillilerin Tanrı’yı gördüğü Mısır’dan Çıkış 24 ve Yeşaya’nın Tanrı’nın görkemini gördüğü Yeşaya 6, teofanilerin yer aldığı bölümlerdir.
Sonuç olarak, RAB meleği hakkında şu sonuçlara varabiliriz:
- Malak kelimesi O’nun ilahi doğasını geçersiz kılmaz. Çünkü kelime ilahi bir elçiye atıfta bulabildiği gibi peygamberlere de atıfta bulunabilir.
- RAB’bin meleği ifadesi, genel olarak melekleri değil, ayrı ve özel bir varlığı temsil eder. Yani eşsizdir.
- RAB’bin meleği, Hacer, İbrahim, İshak, Yakup, Musa, Balam, Yeşu, Gideon, Manoah, İlyas, Davut ve Zekeriya’ya görünmesiyle tüm Eski Antlaşma dönemini kapsar.
- RAB’bin meleği, yalnızca kendisinden sık sık söz edilmesinden dolayı değil, aynı zamanda ataların ve İsrailoğullarının yaşamında kilit rol oynaması nedeniyle Eski Antlaşma’nın merkezi figürüdür.
- RAB’bin meleği, Öğütçü, Haberci ve Rab’bin ordusunun komutanı gibi birçok yüce unvana sahiptir.
- RAB’bin meleği, Kendisine atıfta bulunur veya başkaları tarafından Tanrı olarak anılır.
- Teofaninin gerçekleştiği yerler de melek de görülür.
Bu gözlemler, meleğin Tanrı ya da sadece dünyevi bir elçi olarak kabul etmemize izin verir. Çağlar boyunca varlığını sürdüren bir figür olarak Tanrı’nın tezahürü olamaz[17] ve ölümün gücüne tabi olmadığı için insan olamaz. Sonuç olarak Eski Antlaşma’nın ana figürü, Mısır’dan kurtarılmaları ve vaat edilen topraklara ulaşmaları sırasında atalara ve İsrailoğullarına çobanlık eden ve fidye ile kurtaran kişi olarak ortaya çıktı.
Dipnotlar
[1] Unless otherwise indicated, all Scripture citations are from the New American Standard Version.
[2] Aside from the fact that the Targums, such as the Targum of Pseudo Johnathan, Onkelos, and Fragments of the Jerusalem Targum, mention the Angel of Yahweh, and even identify Him as the Word (Hebrew, dabar; Aramaic, memra; Gr. logos) of Yahweh, and that the Septuagint, although to a much lesser degree, provides some interesting evidence of His divinity and distinct identity as well, as in its rendition of passages like Isaiah 9:6, mention can be made here of the testimonies that abound in 1 Enoch. After the coming of Christ, when apostate Israel rejected Jesus as “the Messenger (Heb. Malak; מַלְאָך) of the Covenant” (Malachi 3:1), all talk of the Memra or Word of the LORD, the predominant way the targumim referred to the Angel of Yahweh, and which was the way the apostle John spoke of Jesus in his Gospel, providing thereby a most potent link between Jesus and passages about the Angel of the LORD in the Hebrew text, was expunged from certain rabbinic teachings. For example, the Memra/Word of the Targums is nowhere to be found in the Babylonian and Palestinian Talmud (though the Talmud, in the nature of a hostile witness, does provide some relevant indirect evidence in its discussions of “heresies” pertaining to Metatron), which often reflect, among other things, the polemical interests of post-Christian and anti-Messianic Jews. For more on this issue as it pertains to the Talmud (and other early Jewish writings), consult the now standard work by Alan F. Segal, Two Powers in Heaven: Early Rabbinic Reports about Christianity and Gnosticism (Leiden: E. J. Brill., 1977), p. 313
[3] Justin Martyr, Dialogue with Trypho, 58, 59, 60, 61, 76, 86, 116, 126, 127, 128; Irenaeus, Against Heresies, 3.6.1-5, Fragments, 53; Tertullian, Against Praxeas, 16, De Carne, 14, Against Marcion 2.27, 3.9; Novatian, On the Trinity, 18, 19, 31; Apostolic Constitutions, 5.3.20; Clement of Alexandria, The Instructor, 1.7; Eusebius, The Proof of the Gospel, 1.5, 4.10, 5.10, Church History, 1.2.7-8, Preparation for the Gospel, VII. 5, 14-15; Origen, Contra Celsus, 5.53, 8.27; Methodious, Symposium, 3.4; Melito, New Fragments, 15; Ambrose, Exposition of the Christian Faith, 1.13.83; Athanasius, Against the Arians, 3.25.12-14; Gregory of Nyssa, Against Eunomius, 11.3. (For an excellent discussion of the views of Justin Martyr, Irenaeus, Theophilus and Tertullian, see the following: Günther Juncker, “Christ as Angel: the Reclamation of a Primitive Title”, which originally appeared in the Trinity Journal 15:2 [Fall 1994], p. 221-250; for additional discussion of patristic teaching on this subject, see Joel Ira Hoffstutler’s dissertation, He Who Dwelt in the Bush: A Biblical and Historical Theology of the Angel of the Lord [Bob Jones University, 2007], p. 17-44.)
[4] Martin Luther, John Calvin, Jonathan Edwards, John Gill, Matthew Henry, Matthew Poole, Adam Clarke, E. H. Hengstenberg, Pye Smith, A. H. Strong, John Wesley, Keil, Delitzsch, F. F. Bruce, and Walter Kaiser are only a small number of well-known individuals from the Reformation to more modern times who taught/teach this view.
[5] BDB even includes a section on “the theophanic angel” when providing the meaning of the term. Francis Brown, S. R. Driver and Charles A. Briggs, A Hebrew and English Lexicon of the Old Testament with an Appendix Containing the Biblical Aramaic (Peabody, MA: Hendrickson, 1979), p. 521
[6] James Battenfield, An Exegetical Study of the [Malak Yahweh] In the Old Testament (Postgraduate Seminar: Old Testament Theology, Grace Theological Seminary, 1971), p. 3
[7] Due to a variant, other sources give 213 occurrences.
[8] James Borland, Christ in the Old Testament: Old Testament Appearances of Christ in Human Form (Great Britain: Christian Focus Publications, 1999), p. 36-37
[9] According to Karen H. Jobes and Moises Silva: “… the noun ἄγγελος in Classical Greek meant “messenger” in a fairly general sense. When the LXX translators used it to represent Hebrew מַלְאָך, which often specifically designated a (superhuman) messenger sent by God, a new acceptation or definition was created. The use of this specialized Greek term in the NT doubtlessly reflects the strong influence of the LXX.” Invitation to the Septuagint (Grand Rapids, Michigan: Baker Academic, 2000), p. 199
[10] Horst Balz and Gerhard Schneider, ed., Exegetical Dictionary of the New Testament, Vol. 1 (Grand Rapids, Michigan: William B. Eerdmans Publishing Company, 1990), entry: ἄγγελος.
[11] Günther Juncker, Jesus and the Angel of the LORD: An Old Testament Paradigm for New Testament Christology (Deerfield, Illionois: A Dissertation, submitted to the faculty in partial fulfillment of the requirements for the degree of Doctor of Philosophy in Theological Studies New Testament Concentration at Trinity Evangelical Divinity School, 2001) p. 52-53. In a footnote, Juncker also adds the following: “These conclusions have been independently confirmed by S. A. Meier who, unlike Irvin, did not restrict himself to narratives: ‘It must be understood that the angel of YHWH in these perplexing Biblical narratives does not behave like any other messenger known in the divine or human realm. Although the term ‘messenger’ is present, the narrative itself omits the indispensable features of messenger activity and presents instead the activities which one associates with Yahweh or the other gods of the ancient near east’ (S. A. Meier, “Angel,” in DDD, 88 [art. =81-90]; cf. idem, The Messenger in the Ancient Semitic World [HSM 45; Atlanta” Scholars, 1988]).”
[12] In light of the above conclusions of scholars like Irvin, Meier and Juncker, it is interesting to observe the words of German Biblical scholar Johann David Michaelis, a justly esteemed teacher of Hebrew and other Semitic languages in his day, who wrote the following over a century before their findings: “… the inquiry may perhaps arise whether I now believe, as I did twenty years ago, when I wrote my annotations on the Book of Exodus, that the Angel of the Lord, who calls himself to Moses, Jehovah the God of Abraham and Isaac and Jacob, and who brought Israel out of Egypt, was the Second Person in the Godhead. My answer is, I can scarcely conceive how the matter can be explained otherwise, unless by assuming that the phrase Angel of Jehovah is equivalent to a manifestation [or appearance] of Jehovah; but such an assumption has not yet been established by philological evidence. See my Suppl. ad Lexica Hebr. p. 1255.” (As cited in John Pye Smith, D.D., F.R.S., The Scripture Testimony to the Messiah: An Inquiry With a View to a Satisfactory Determination of the Doctrine Taught in the Holy Scriptures Concerning the Person of Christ [Edinburgh: William Oliphant and Company, 1859], Vol. 1, p. 299, fn222.) (Bold mine)
[13] John M. Baze, Jr., “The Angel of the Lord in the Old Testament – Part I”, Conservative Theological Journal 3 (Dec., 1997), p. 272: “This construct relationship would substantiate that the only possible literal translation of ma’lak YHWH is ‘the Angel of the Lord’ while eliminating the indefinite translation, ‘an angel of the Lord.’” For further discussion of this, see: here.
[14] Gerhardus Vos, Ph.D., D.D., was Professor Emeritus of Biblical Theology at Princeton Theological Seminary. In addition to his other academic accomplishments, Vos held a doctorate in Arabic studies from Strassburg University. His dissertation advisor was the well known Theodor Noldeke.
[15] Vos, Biblical Theology: Old and New Testaments (Grand Rapids, Michigan: Wm. B. Eerdmans Publishing Company, 1948), p. 86
[16] “It is clear that God is promising to lead Israel and to go with him; the angel of Exodus 32:34 is called in 33:14f. God’s ‘presence,’ lit. His face. The two terms are combined in Isaiah 63:9 as ‘the angel of His presence,’ i.e., the angel who not only stands in God’s presence but in whom God is seen.” Merrill C. Tenny, Gen. Ed., Zondervan Pictorial Encyclopedia of the Bible, Vol. 5, Q-Z (Grand Rapids, Michigan: Regency Reference Library, 1976). Entry: theophany.
[17] Hengstenberg, ibid., vol. 1, p. 125
KAYNAKÇA: https://answering-islam.org/authors/rogers/malak_yahweh1.html