‘Presbiteryen’ terimi, bu kiliseler tarafından benimsenen kilise yönetimi sistemini ifade etse de, John Calvin’in Cenevre reformundan kaynaklanan iki kilise geleneğinden biri olan Presbiteryenliğin özü ‘egemen, bağımsız ve üç kişide kendini açıklayan tek Tanrı’ya’ imandır.
Özet
Presbiteryen teolojisi, Westminster İnanç Açıklamasına dayanan kapsamlı bir doktrin sistemidir. Presbiteryen kiliseleri, diğer kiliselerle birçok ortak doktrine sahiptir. Bunlar: Gökleri ve yeri yaratan bağımsız ve üç kişide kendini açıklayan tek Tanrı’ya, Tanrı’nın yanılmaz sözü olan Kutsal Kitap’a, tüm insanların günahkar olduğu ve aklanmanın iyi işlerle değil, Rab İsa Mesih’e olan imanla gerçekleşeceğine, İsa Mesih’in ihtişam içinde ikinci gelişine, yücelik ve lanetleme için son yargıya dair inançtır. Presbiteryenler ayrıca Reform’dan kaynaklanan şu doktrinlere de bağlıdır: Seçilmişlikte Tanrı’nın mutlak hakimiyeti, On Emir de dahil olmak üzere, Tanrı’nın ahlaki yasasına uygun bir yaşam sürme, Vaftiz ve Rab’bin Sofrası olmak üzere iki sakramente katılım ile hem görünmez hem de görünür kilisenin teolojik varlığı. Bununla birlikte, Presbiteryen kiliselerinin ayırt edici özelliği, kilise yönetimi sistemidir. Presbiteryenler, elçisel yönetim şekli olan ‘ihtiyar heyetli’ yönetimi kabul etmişlerdir.
Çoğu insan ‘Presbiteryen’ terimini duyduğunda ‘Kadere inanan insanlar’ olarak düşünür. Bu tanım doğru olsa da, son derece yetersizdir. Teknik olarak kelime, kiliselerin sahip olduğu yönetim biçimini ifade eder. Presbiteryenliğin özü, halkını kurtarmak için antlaşma yapan egemen, bağımsız ve üç kişide kendini açıklayan tek Tanrı’ya iman etmektir. Presbiteryenlik, Calvin’in Cenevre’deki reformundan ortaya çıkan iki büyük akımdan biridir. Almanya ve Hollanda’da gelişen Presbiteryen akımı, Belgic İman İkrarı, Heidelberg İlmihali ve Dort Kanonu tarafından tanımlanan yönetim ve doktrinel bağlılığa sahiptir. İskoçya’da gelişen Presbiteryen akımı ise Westminster İnanç İtirafı, Westminster Büyük İlmihal ve Westminster Kısa İlmihali’nde tanımlanan doktrinel bağlılığa sahiptir. Üç Birlik Biçimi (Dordt Kanonu, Heidelberg İlmihali ve Belgic İman İkrarı) ve Westminster Standartları farklı vurgularda bulunmasına rağmen, esasen aynı doktrinel bağlılığı içerir.
Presbiteryen teolojisinde amaç, Tanrı’nın görkemidir. (1 Ko. 1:31). Westminster İnanç Açıklaması, Presbiteryenliğin resmi ilkeleriyle başlar. Öncelikle Hristiyanların iman ve uygulama kurallarını açıklayan Tanrı’nın yanılmaz Sözü (2. Ti 3:16, 17) vurgulanır. Ardından Westminster Büyük İlmihali, insanın Tanrı hakkında neye inanması gerektiğini ve Tanrı’nın insanlardan isteğini belirtir. Kutsal Kitap’ın görüşü, Tanrı’nın halkını toplamak ve kutsallaştırmak için kullandığı birincil araç olarak Sözü paylaşmaya yönelik bağlılıktır.
Presbiteryenler Neye İnanır?
İman ikrarı, Tanrı hakkında üç şeyi öğretir: Teslis inancı, Tanrı’nın hükümleri ve bu hükümlerin yerine gelişi. Kutsal, üç kişide kendini açıklayan ve egemen olan tek Tanrı’dır. Planları sonsuza dek sürer. (Mez. 33:11). Seçilmişlik ve lanetlenme doktrinlerinin tanıtıldığı yer burasıdır. Düşüşün ardından Tanrı, kurtaracağı herkesi sonsuza dek Mesih İsa’da seçti ve geri kalanları günahları nedeniyle sonsuza dek cehenneme mahkum etmeye karar verdi. (Ef.1:4–6; 1. Pe. 2:8). Tanrı, görkemi için bu antlaşmayı seçti. (Rom 11:33–36). Presbiteryenler, Tanrı’nın her şeyi güçlü sözüyle altı gün içinde yarattığına ve her şeyi kutsal takdiriyle yönetip koruduğuna inanmaktadır. (Yar.1; İbr. 11:3) Tanrı’nın eylemleri, Kutsal Kitap’ın büyük teması olan kurtuluşla ilgilidir.
Presbiteryenlerin Antlaşma Teolojisi Hakkındaki İnançları
İman ikrarı, kefaret teolojisini, antlaşma teolojisine güçlü bir bağlılıkla işler. (Rom. 5:1–14; 1 Ko. 15:21–22). ‘İş ve yaşam antlaşması’ olarak adlandırılan ilk antlaşma, Aden bahçesinde Adem ile yapıldı. Bu antlaşmada Adem insan ırkını temsil ediyordu. Eğer iyiyi ve kötüyü bilme ağacının meyvesinden yemeseydi kendisi ve soyundan gelenler sonsuz yaşama sahip olacaktı. Antlaşmanın ihlal edilmesiyle Adem ve soyundan gelenlerin tümü yalnızca fiziksel olarak değil, ruhsal olarak da ölerek Tanrı’nın gazabı ve mahkumiyeti altına girdi. Tam ahlaksızlık doktrininde Adem’in soyundan gelenlerin tümü günah ve suç içinde ölü olarak doğar, Tanrı’dan nefret eder ve O’na yakınlaşmak istemez. (Rom. 8:5–8; 1 Ko. 2:14; Ef. 2:1–3).
Adem’in antlaşmayı bozması üzerine, Tanrı ikinci antlaşma olan lütuf antlaşmasını uyguladı. İkinci antlaşmanın başı, bir bakireden doğan, yüzde yüz Tanrı, yüzde yüz insan olan, Tanrı’nın yasasına kusursuz bir şekilde itaat eden, seçilmiş olan herkesin kurtuluşu için günahsız yaşamını feda eden, Tanrı’nın beden almış hali olan Rab İsa Mesih’tir. (1.Ti. 3:16; Mez. 40:6–8; Va. 5:9, 11). Tanrı, Kutsal Ruh’un aracılığıyla halkını halkını etkili bir şekilde kendisine çağırır (Yu. 3:1–8; 6:44). Çağrılmış olanlar kesinlikle tövbe edecek ve Mesih’e güvenecektir. Tövbe, günahtan Rab İsa Mesih’e içten bir dönüştür (Zek. 12:10; Mez. 119:5–6, 59, 128; 2 Kr. 23:25). İman, Kutsal Kitap’ta açıklanan Tanrı, insan, Mesih ve kurtuluş hakkında vahyedilen temel gerçekleri anlamayı, kabul etmeyi ve ardından aklanma için Mesih’i kabul etmeyi gerektirir. (Yu. 1:12; Rom. 3:21–26).
İncil’de açıklandığı gibi, Mesih’i kabul edenler aklanır: Yani günahları bağışlanır ve Tanrı tarafından doğru sayılır. (Rom. 4:6-8). Aklanma, yalnız iman yoluyla sağlanır, günahkarın hiçbir katkısı yoktur. Tanrı, akladığı kişilere tüm hak ve ayrıcalıkları vererek evlat edinir. (Gal. 4:4–7; Rom. 8:16–17). Ayrıca, Tanrı, Kutsal Ruh aracılığıyla Mesih’e gelen herkesi kutsal kılar. (Rom. 6:4–6; İbr. 12:14; 2 Se. 2:13). Kurtuluş, lütfun bir işi olduğundan Tanrı’nın seçtiği, Mesih’in kurtardığı ve Ruh’un dönüştürdüğü bir kişi kurtuluşu asla kaybetmez. Seçilenler, Tanrı’nın lütfuyla sonuna kadar dayanacaktır. Bu nedenle Hristiyanların kurtuluşlarının tam güvencesine sahip olmaları mümkündür (2. Ti. 2:19; 1:8–12).
İnsanın Görevleri Nelerdir?
Presbiteryenlik, yalnızca halkının kurtuluşunda Tanrı’nın egemenliğine odaklanan bir doktrin sistemi değil, aynı zamanda insanın görevlerini de kucaklayan bir sistemdir. Buna göre, Kutsal Yazılar’ın buyruklarının ikinci ana kısmı, insanın Tanrı’ya olan görevleridir. Bu görevler, On Emir’de bildirilen Tanrı’nın ahlak yasasında özetlenmiştir. Tanrı’nın Yasası olan On Emrin üç ana amacı olduğuna inanılır: İnsanlara Kurtarıcı’ya olan ihtiyaçlarını göstermek; toplumsal yaşamı biçimlendirmek ve imanlıların davranışlarını yönlendirmek. İmanlılar Tanrı’nın buyruklarını yerine getirmeye devam ederler. (Yu. 14:15; Mat. 22:34-40). Böylece insan eseri olan gelenekler tarafından değil, Tanrı’nın yasası tarafından yönlendirilirler.
Tanrı, yasası aracılığıyla tüm yaşamı ve O’na tapınmamızı yönlendirir. Bu, ‘tapınmanın düzenleyici ilkesi’ olarak adlandırılır. Tapınmanın unsurları, Tanrı Sözü’nü okumak ve vaaz etmek, dua etmek, ilahi söylemek, sakramentlere katılmak, oruç tutmak ve şükretmektir. (1. Ti. 4:13; 2. Ti. 4:2; Mat. 6:8–13; Mez. 98:1; Mat. 28:19–20; 1 Ko. 11:23–26; 16:1– 4; Mat. 6:16–18; Mez. 107; Est. 9:22). Ayrıca Şabat gününü kutsal sayarak anımsamayı ve günü tapınmaya ve merhamet işlerine adamayı içerir. (Çık. 20:8–11; Yşa. 58:13–14; Va. 1:10).
Presbiteryenlerin Kilise Hakkındaki İnançları
En önemli doktrinlerden birisi, kilise doktrinidir. Presbiteryenler, kilisenin iki açıdan, yani görünmez kilise ve görünür kilise (Ef. 1:10; Kol. 1:18; 1 Ko. 1:2; 12:12-13) olarak varlığını sürdürdüğüne inanır. Bunlar iki farklı kilise değil, tek olan kiliseye iki bakıştır. Görünmez kilise, Mesih’in bedeni ve gelini olarak Mesih’teki tüm seçilmişleri işaret eder. Görünen kilise ise, kilisenin belirli cemaatlerde ve mezheplerde belirginleştiği varlığıdır. İmanlılardan oluşan görünen kiliseye, Mesih’i kabul eden herkesin dahil olması yükümlülüğü vardır. Çağın sonunda iki kilise de birleşir.
Kiliseler, cemaat tarafından seçilen ihtiyarlar tarafından yönetilir. (Elç. 14:23; Tit. 1:5; 1.Ti. 4:14). Presbiteryenler, çoğunlukla Sinod veya Genel Kurul adı verilen daha büyük bir yapının parçasıdır. İhtiyarlar, kilisenin üyeleri için ruhsal bir çaba gösterir ve gerektiğinde kilise disiplini uygulayarak kutsallığa yaraşmayan davranışlarda ısrar edenleri kilise üyeliğinden çıkarılır. (Elç. 20:28, 1 Pe. 5:1–4; Mat.18:15–18; 1 Ko. 5:13). Kiliselerde ayrıca diyakonlar hizmet eder.
Görünür kilise aynı zamanda evrenseldir. Müjde’nin vaaz edilmesi, ibadet hizmetinin doğru yönetimi ve kilise disiplini gibi uygulamalarda bulunan herhangi bir cemaat veya mezhep, gerçek bir kilisedir (Mat. 28:19–20; Va. 2-33). Presbiteryenler, Pavlus’un belirttiği gibi ‘tek Rab, tek iman, tek vaftiz’ olduğuna inanır ve gerçek bir kilisede vaftiz edilen herkesin vaftizini kabul eder. Tüm gerçek kiliselerle ortak olan birçok doktrin vardır. Bunlar, Kutsal Kitap’ın Tanrı’nın yanılmaz sözü olduğuna, üç kişide kendini açıklayan tek Tanrı’nın gökleri ve yeri yarattığına, tüm insanların günahkar olduğuna ve aklanmanın sadece Rab İsa Mesih’e olan imanla sağlanacağına dair inançtır. Ayrıca Hristiyanların sonsuz yaşamda ebedi mutluluğa, günahkarların ise ebedi lanete sahip olacağına inanılır.
Presbiteryenler, Vaftiz ve Rab’bin Sofrası (Mat. 28:19–20; 1 Ko. 11:23–26) olarak iki sakramenti kabul eder. Her ikisi de lütuf antlaşmasının işareti ve mührüdür. Böylece Kutsal Ruh aracılığıyla Mesih’e iman eden herkese güç ve lütuf verir.
Presbiteryenlerin Son Günler Hakkındaki İnançları
Ölen imanlıların bedenleri mezarda dirilmeyi beklerken, ruhları Rab’bin yanına gider. (2 Ko. 5:1–5; 1 Se. 4:13–18; Mat. 7:21). Kötülük yapanların ruhları ise cehenneme atılacaktır. (Mat. 7:22-23) Mesih’in 2. gelişinde ölüler dirilecek, yaşayan imanlılar Rab’be kavuşacak ve nihai yargı gerçekleşecek. İyilik yapanlar yeni yaratılışta yüceltilmiş bedenlerde ve ruhlarda Tanrı ile birlikte olacak. Kötülük yapanlar ise ebedi cezayı çekmek üzere cehenneme atılacak. (1 Ko. 15:42–44; 1. Se. 4:13–18; Yu. 5:28–29).
KAYNAKÇA: https://www.thegospelcoalition.org/essay/presbyterian-theology/