İsa Mesih’in yerimize cezalandırılarak kefaret sunması doktrini, günümüzde yetersiz bir ifadedir. Birçok kişi doktrini Tanrı’nın adalet anlayışını, sevgisinden üstün tuttuğu, masum bir çocuğun acı çekmesine göz yumduğu ve Kutsal Yazılar’daki çarmıhın önemini ve değerini sönükleştirdiği için eleştiriyor. Bu suçlamalar yeni değil. Tümü 16. yüzyıldan bu yana tartışılıyor. Aslında hepsinin asılsız olduğunu söyleyebiliriz.
Bu tür suçlamalar, yanlış fikirlerin teoloji üzerindeki yıpratıcı etkilerini gösteriyor. Makalede İsa Mesih’in yerimize cezalandırılarak kefaret sunması doktrininin Kutsal Kitap’a göre teolojik mantığını açığa çıkaran dört gerçeğe yer veriliyor. Makalenin amacı, doktrinin neden Tanrı’nın günahkarlar için iyi haberi olarak kabul edilmesi gerektiğini açıklamaktır.
Cevaplanması Gereken Dört Soru
Tanrı’nın bize olan sevgisinin derinliğini, Tanrı’nın önünde işlediğimiz günahın korkunç doğasını ve İsa Mesih’in yüceliğini ancak Mesih’in bizim yerimize cezalandırılmasında anlayabiliriz.
- Tanrı Kimdir?
Öncelikle Üçlü Birlik’te Tanrı’nın kim olduğunu doğru bir şekilde anlamalıyız. Eğer Tanrı hakkındaki görüşlerimiz, Kutsal Kitap’a aykırıysa, haçı asla doğru bir şekilde anlayamayız. Kutsal Kitap’ta Tanrı ebedi, kutsal sevginin kaynağı, doğru ve iyi olarak tanıtılır. Tamdır ve hiçbir şeye ihtiyacı yoktur (Yaratılış 1–2; Mezmur 50:12–14; Yeşaya 6:1–3; Elçilerin İşleri 17:24–25; Vahiy 4:8–11). Tanrı, doğası gereği evrenin ahlaki standardıdır. Bu nedenle Tanrı’nın yasasını, O’nun dışında bir şey olarak düşünemeyiz.
Doğruyu ve yanlışı Tanrı’nın iradesi ve doğası belirler. Tanrı hakkındaki bu görüş, günümüzde sıklıkla unutulmaktadır. Bazıları, Tanrı’nın adaletinin ve doğruluğunun yalnızca Tanrı’nın vaatlerine sadık kalması olduğunu iddia eder. Bu aslında doğru bir yaklaşımdır. Ancak bu görüşün eksik olan kısmı, ‘doğruluk-adalet-kutsallık’ kavramlarının öncelikle Tanrı’nın ilahi doğasına bağlı olduğunu görmemektir. Bundan dolayı Tanrı, günahlarımızı görmezden gelemez. Tanrı’nın kutsal adaleti, sadece günahları cezalandırmasını değil, aynı zamanda lütfuyla merhamet göstermesini gerektirir. Dolayısıyla, insanlığın günahı ve Tanrı’nın merhameti söz konusu olduğunda şu soru ortaya çıkar: Tanrı, kutsal adaletini ve antlaşma sevgisini nasıl gösterebilir? Sorunun yanıtı, yalnızca Baba’nın armağanı olan Oğul İsa’nın itaatkar yaşamında ve ölümünde bulunur. Çünkü Kutsal Yazılar’da denildiği gibi, ”Tanrı’nın önünde Mesih’te aklanırız” (Romalılar 3:21-26).
- İnsan kimdir?
İkinci olarak, Tanrı’nın suretinde yaratılmış olan insanların kim olduğunu doğru bir şekilde anlamalıyız. Adem’i yalnızca tarihi bir karakter değil, aynı zamanda insanoğlunun temsilcisi ve başı olarak kavramalıyız (Romalılar 5:12–21; 1. Korintliler 15:21–22). Bu önemlidir, çünkü Üçlü Birlik Tanrısı, antlaşmanın koşullarını belirledi ve Adem’in güven, sevgi ve itaatle buyruklarına boyun eğmesini istedi. Ancak Tanrı’nın buyruklarına karşı boyun eğilmedi ve günah gerçekleşti. Bu durum Tanrı’nın kutsal yargısını uygulamasına yol açtı (Yaratılış 2:15-17; Romalılar 6:23).
- Tanrı günahkarları nasıl aklar?
Tanrı’nın önünde günah sorunu çözülmeliydi. Ancak Adem, Tanrı’yla tam bir antlaşma bağı ilişkisine giremedi. Bunun yerine Tanrı’ya itaatsizlik etti ve dünyaya günahı, ölümü ve laneti getirdi. Adem’in günahı her şeyi değiştirdi. Yaratılış 3’ten itibaren, Adem’in günahı nedeniyle tüm insanlık ölüme mahkum oldu (Yaratılış 3; Romalılar 5:12–21; Efesliler 2:1–3).
Kurtuluş vaat eden Tanrı (Yaratılış 3:15) bunu nasıl gerçekleştirebilir? Öncelikle Tanrı günahı cezalandırmalı ve kusursuz adaletini uygulamalıdır. Çünkü Rab, kutsal, adil ve iyidir. Günahlarımızı görmezden gelemez ve adaletsiz davranamaz. Ancak günahların aklanması için kefaret gerekliydi. Tanrı günahlı insanları nasıl aklayabilirdi? Adem’in günahını ödeyecek, insanlıkla özdeşleşecek ve antlaşmaya itaat ederek günahın cezasını kaldıracak birine ihtiyacımız vardı. Antlaşmanın temsilcisi ve vekilimiz olan, ölümüyle Tanrı önünde aklanmamızı sağlayan birine ihtiyacımız vardı. Bu kişi, Kutsal Yazılar’da açıklandığı üzere Rabbimiz İsa Mesih’tir (İbraniler 2:5-18).
- İsa kimdir?
İsa’nın kim olduğunu, bizim için neler yaptığını doğru bir şekilde anlamalıyız. Kutsal Kitap’a göre İsa, beden alan Oğul Tanrı’dır. Yani Üçlübirlik’in ikinci kişisidir. İsa’nın kefareti, Tanrı’nın kurtuluş planından ayrı düşünülemez.
Baba ve Kutsal Ruh arafından sonsuza dek sevilen ebedi Oğul, Tanrı’nın planında gönüllü olarak Kurtarıcımız olma rolünü üstlendi. Beden alarak, Tanrı’nın önünde bizleri temsil etmek için bizimle özdeşleşti (İbraniler 5:1). Yeni Antlaşma’nın aracısı olan İsa, temsilcimiz olarak bizim adımıza itaat etti. Ölümüyle günahın cezasını üstlendi (Romalılar 5:18–19; Filipililer 2:6–11; İbraniler 5:1–10). Baba’nın derin sevgisi, beden alan Oğul, Son Adem ve Tanrı’nın halkının tek aracısı olarak ortaya çıktı (Romalılar 5:8-11).
Müjde’den Utanmayın
İsa Mesih’in yerimize cezalandırılarak kefaret sunması doktrini, geçmişten kalan bir görüş olarak göz ardı edilecek bir görüş değildir. Bundan daha değerli bir haber yoktur. Ebedi Oğul olan Mesih İsa, itaatkar yaşamı ve ölümüyle Tanrı’nın önünde bizi akladı. Tanrı’nın sevgisi Mesih’te görkemli bir şekilde ortaya çıktı. Çünkü doğruluk armağanını yalnızca Mesih’e imanla alırız. Yeni Antlaşma’nın başı olan Mesih, ölümü ve görkemli dirilişiyle ilahi adaleti yerine getirdi. O’nun doğruluğu şimdi ve daima bizimledir (Romalılar 8:1; 2. Korintliler 5:21; Galatyalılar 3:13). Günahların bağışlanmasıyla Tanrı’nın önünde aklandık ve O’nda doğruluğa sahip olduk (Romalılar 4:1–8; 5:1–2).
Öyleyse Pavlus’un şu sözlerini sevinçle söyleyebiliriz:
İsa Mesih’ten ve O’nun çarmıha gerilişinden başka hiçbir şey bilmemeye kararlıydım (1. Korintliler 2:2).
Sözle anlatılamayan armağanı için Tanrı’ya şükürler olsun! (2. Korintliler 9:15).
KAYNAKÇA: https://www.desiringgod.org/articles/the-hill-we-all-must-die-on