Anglikan Kilisesi’nin teolojisi Anglo-Katolik ve teolojik liberalizm gibi çeşitli hareketlerden etkilenmiş olsa da, Anglikan teolojisi tarihsel olarak İngiliz Reformasyonu döneminde geliştirilen Otuz Dokuz Madde’ye, Vaazlar Kitabı (Book of Homilies) ve Ortak Dua Kitabına (Book of Common Prayer) dayanmaktadır.
Özet
Anglikanizmin baş mimarı Martin Luther’den etkilenen İngiliz Katolik Canterbury başpiskoposu Thomas Cranmer’dı. Anglikan teolojisinin en temel parçası ise, Cranmer tarafından düzenlenen Otuz Dokuz Madde’dir. Anglikan Cemaati içindeki en önemli gelişmelerden biri, Anglo-Katolikliğin yükselişidir. Aynı zamanda, Anglikan Cemaati teolojik liberalizm tarafından saldırıya uğradı ve kırk özerk kilise arasında ortak bir disiplin sağlayacak yapılar oluşturamadı.
Kuruluş Tarihi
Anglikan teolojisi tarihsel olarak İngiliz Reformasyonu döneminde kök salmıştır. Kral VIII. Henry (1509-1547), İngiltere Kilisesini, Roma’daki Katolik Kilisesi’nden ayırmasıyla içinde Protestanlığın olmadığı bir Protestan kilisesi yarattı. Bazı İngilizler Martin Luther’in öğretisine yabancı değildi, ancak onun teolojik anlayışı konusunda daha az bilgileri vardı. Kral VIII. Henry, Lutheryanlarla Roma’ya karşı birlik olma konusunda görüşmek üzere Wittenberg’e elçilik gönderdi. Bu süreçte İngiltere’ye bazı Lutheryan görüşler getirildi. Gerçek bir Reformasyon, Henry’nin dokuz yaşındaki oğlu Edward VI’nın (1547-1553) tahta geçişine kadar beklemek zorundaydı. Baş mimar, Lutheryan etkisi altına giren ve Protestan bir yönde hareket eden Canterbury başpiskoposu Thomas Cranmer (1489-1556) idi. Cranmer, Kilise’yi yönetme yetkisine sahip oldu. Bu durum onun çeşitli reformları yürürlüğe koymasını sağlayan nedendi.
Cranmer, Protestanlığı halka öğretmek zorundaydı ve bu, oluşturduğu veya yetkilendirdiği doktriner formüllerin öğretici doğasını açıklar. Öncelikle Kutsal Yazıların merkeziliği ve imanla aklanma konusunda Kilise’nin temel doktrinlerini ortaya koyan Vaazlar kitabı (1547) düzenlendi. İkinci bir Vaazlar kitabı planlandı, ancak 1563’e kadar ortaya çıkmadı. Ardından 1549’da Ortak Dua Kitabı sunuldu. Kısa bir süre sonra üç ruhban sınıfından (piskoposlar, rahipler ve diyakozlar) ne beklendiğini açıklayan Ordinal ortaya çıktı ve Ortak Dua Kitabına eklendi. Cranmer ayrıca, daha sonra revize edilen Otuz Dokuz Madde (1563 ve 1571) haline gelen Kırk İki Din Maddesi’ni (1553) yazdı.
Son olarak, daha sonraki zamanlarda Kilise’nin temel belgelerinden biri olarak görülen kilise disiplini kitabını çıkardı. (1553) Birlikte ele alındığında, bu belgeler klasik Anglikan teolojisinin özünü oluşturmaktadır. Vaazlar Kitabı, Maddelerde daha ayrıntılı doktrinsel ifadeler sağlayan kaynaklar olarak anılır. En son 1662’de revize edilen Ortak Dua Kitabı, Otuz Dokuz Madde’nin Kilise’nin ibadetinde ve uygulamasındaki işleyişini gösterir. Birçok Anglikan, Ortak Dua Kitabının Kilise’nin ana doktrin kaynağı olduğunu düşünür, ancak yanlış bir düşüncedir. Aslında sadece Otuz Dokuz Maddenin ve Vaazlar Kitabının öğretisini yansıtır. 1571 ve 1604 yılları arasında bir dizi kilise disiplini kanunu çıkarıldı. ancak bunlar hiçbir zaman diğer belgelere verilen statüyü kazanmadı. Anglikanlar hiçbir zaman evrensel olarak kabul edilmiş bir Kilise disiplini biçimi tasarlayamadı.
Otuz Dokuz Maddenin Doktrini
Din Maddeleri, resmi olarak farklı bölümlere veya kategorilere ayrılmamıştır, ancak dikkatli bir şekilde incelenmesi, sistematik bir yaklaşımı andıran tutarlı bir yapıya sahip olduklarını göstermektedir. İlk sekiz madde, yazarlarının evrensel olduğuna inandıkları doktrinleri onaylamaları anlamında ‘katoliktir’. İlk beşi Tanrı ve Üçlü Birlik inancıyla ilgilidir ve hem Roma’nın hem de Protestan kiliselerinin Kalsedon teolojisi ile uyumludur.
1439’da Floransa Konsili’nde belirlenen ancak Doğu Ortodoks kiliseleri tarafından reddedilen 5. Madde, Kutsal Ruh’un hem Baba’dan hem de Oğul’dan çıktığını (filioque) onaylar. 6. ve 7. maddeler Kutsal Yazıların yerini ve kanonunu tanımlar. Kanon, Hieronimus’unkiyle aynıdır. Eski Antlaşma’nin İbranice olmayan ve ikincil konumda görülen kitaplari dahil edilmez.Deuterokanonik (Apokrif) olarak adlandırılan bu kitaplar, ruhsal eğitim için okunabilir, ancak belirli bir doktrini desteklemek için kullanılmaz. Ayrıca 6. madde, Kutsal Yazılarda bulunmayan öğretilerin, kurtuluş için gerekli bir inanç olarak Hristiyanlara benimsetilemeyeceğini belirtir. Kutsal Yazılara dayalı olmayan inançlar ve uygulamalar açıkça reddedilmez, ancak Kilise’nin temel doktrininin bir parçası olarak öğretilemez ve dayatılamaz.
7. Madde, Eski Antlaşma’yı destekler ve Musa’nın yasasını törensel, medeni ve ahlaki yönlere ayırır. Bunlardan ilk ikisi, Mesih’in gelişiyle geçersiz kılındı, ancak sonuncusu Kilise için önemini korumaktadır. 8. Madde, havarilerin, İznik Konsili’nin ve Athanasian Creed’in otoritesini ilan eder. İlk ikisi düzenli olarak ibadette kullanılır. Athanasian Creed ise 1801’de Amerikan Piskoposluk Kilisesi tarafından reddedilmesine rağmen, Ortak Dua Kitabındaki yerini korur. 9-34. maddeler özellikle Protestanlığı çağrıştırır. Bunlar Calvin’in yaşadığı dönemde düzenlenmiş olup, Calvin’in düşüncelerinden etkilenmiştir. Anglikanlar bazı Kalvinist doktrinleri benimsemiş olsa da, bunlar Maddelerde yer almaz.
9-18. maddeler, günahlı doğayı kabul eden ve özgür iradenin reddedildiği kurtuluş düzeninin (ordo salutis) ana hatlarını belirtir. Ardından yalnızca imanla aklanmanın kabulü, aklanmadan sonra iyi işlerin gerekliliği ve iyi işlerle lütfu elde etmenin imkansızlığına değinilir. Bu maddeleri, Mesih’in günahsızlığı, vaftizden sonra işlenen günahların bağışlanma durumu, seçilmişlik ve kurtuluşun yalnızca Mesih’te ve onun aracılığıyla gerçekleştiğini bildiren ifadeler izler. Bu ifadeler Protestanlar arasında tartışmalı öğretiler değildir, ancak Roma Katolik öğretisinden açık bir şekilde ayrılmaktadır.
19–34. maddeler ise, kilise hizmeti (23–24, 32) ve sakramentler (25–31) dahil olmak üzere Kilise doktriniyle ilgilidir. Kilise, Tanrı Sözü’nün vaaz edildiği, sakramentlerin uygun şekilde yerine getirildiği ve sadık imanlıların bir araya geldiği topluluk olarak tanımlanır. Kilise, Kutsal Yazılarla çelişmediği sürece, ayinleri ve dini törenleri gerçekleştirme ve inançla ilgili konularda karar verme yetkisine sahiptir. 21. madde, genel (ekümenik) konsillerin seküler yetkililerin talebiyle çağrılabileceğini ve kararlarında hata yapabileceklerini belirtiyor. Günümüzde Anglikanların çoğu, kilise konsillerinin seküler yetkililerin talebi olmadan toplanabileceği konusunda hemfikirdir, ancak kararlarında yanılabileceği inancı Anglikan doktrininin bir parçası olmaya devam ediyor.
22. Madde, Roma Kilisesi’nin araf ve diğer yozlaşmış bazı uygulamalarının reddedildiğini bildirir. 23. madde, kilise hizmetkarlarının Kilise yetkilileri tarafından çağrılması ve uygun şekilde atanması gerektiğini açıklar, ancak bu yetkililerin kim olduğunu veya hangi emirlerin dikkate alınması gerektiğini belirtmez. 24. madde, toplu ibadetlerin insanların anlayabileceği bir dilde gerçekleşmesi gerektiğini belirtir, ancak ayin dilinin ibadet edenlerin ana dili olması gerektiğini belirtmez. 25. madde, Kutsal Kitap’ın muhafaza edilen iki sakramenti (vaftiz ve komünyon) ile Yeni Antlaşma’yı yanlış yorumlayan beş sözde sakrament arasında net bir ayrım yapar. Sakramentler, uygun şekilde yerine getirilmelidir ve onları içtenlikle kabul eden kişilerde etkilidir, ancak bir hizmetkarın yanlış tutumu onları geçersiz kılmaz.
Vaftiz, yeniden doğuşun, günahın bağışlanmasının, Tanrı’nın çocukları olarak evlat edinilmenin ve Kilise’ye katılmanın bir işaretidir, ancak tüm bunları otomatik olarak sunmaz. Dua Kitabı, kilisenin tüm yeni doğan bebeklerin vaftiz edilmesini ve imanlılar olarak yetiştirilmesini beklediğini açıkça belirtir, ancak ayinin kendisi onların kurtuluşunu garanti etmez. Kutsal Komünyon (Rab’bin Sofrası) Hristiyan sevgisinin bir işaretidir, ancak daha da önemlisi, kurtuluşumuz için Mesih’in ölümünü hatırlatır.
Ekmeğin ve şarabın dönüşümü (transubstantiation) kesin olarak reddedilir. Mesih’in bedeni ve kanı yalnızca imanla, göksel ve ruhsal bir şekilde alınabilir. Böylece transubstantiation ile ilişkili Katolik ritüel uygulamaları reddedilir. Din adamlarına kendi takdirlerine göre evlenme izni verilir (32) ve aforoz edilen kişiler, resmi olarak bağışlanana dek kilisenin dışında tutulur (33). Son olarak, 34. madde, her ulusal kilisenin kendi geleneklerini ve ibadet kalıplarını benimsemesine izin verir, ancak seküler yetkililere kararlarını kendi yetki alanları dahilinde uygulama hakkı verir. İngiltere Kilisesi, yabancı kiliselerin farklı ibadet kurallarına ve uygulamalara sahip olmasına izin verdi, ancak bu uygulamaları kendi kiliselerine yerleştirmeye çalışanlara disiplin uyguladı.
35-37. maddeler Vaazları (35) ve Ordinal’i (36) yüceltirken, sivil hükümetin meşru rolünü (37) kabul etmektedir. 37. madde, Roma piskoposunun İngiltere’de yargı yetkisi olmadığını belirtir. Ayrıca maddeye göre, seküler hükümetin ciddi suçlar için ölüm cezası uygulaması ve Hristiyanların orduda hizmet etmesi kabul edilir. 38-39. maddeler, Anabaptizmin radikal biçimlerine karşı koymak için hazırlandı. Öncelikle imanlıların kendi mülklerine sahip olma hakkını savunur. Ayrıca sözleşme imzalamak veya mahkemede doğruyu söylemek gerektiğinde yemin etmenin kabul edilebilir olduğunu belirtir.
Sonraki Gelişmeler ve Tartışmalar
19. yüzyılın ortalarına kadar Otuz Dokuz Madde doktrinine karşı düşünce farklılığı belirgin değildi. Püritenlerin Kutsal Kitap öğretisine ve diğer Reform kiliselerinin uygulamalarına daha sıkı bir şekilde uymayı istemeleriyle, Kilise disiplini üzerinde anlaşmazlıklar ortaya çıktı. Bu konsensüs (uzlaşı), Anglikan olmayanların Parlamento’ya kabul edilmesinin birçok kişiyi kilisede daha saf ruhsal bir doktrin aramaya ittiği 1832’den sonra bozuldu. Bunun sonucunda Anglo-Katoliklik ortaya çıktı. Anglo-Katoliklik, kilise tarihinin yeniden inşası gibiydi ve Anglikanizmi evrensel Kilise’nin tamamen Katolik bir dalı olarak tanımlamada önemli bir başarı elde etti. Anglo-Katolikler, Kilise’nin Reform mirasını ortadan kaldırmaya çalıştı ve Püritenlere karşı mücadele eden 16. yüzyıl avukatı Richard Hooker’ı (1554-1600) Anglikanizmin gerçek kurucusu ilan etti. Ayrıca 17. ve 18. yüzyılın başlarındaki hemen hemen her Püriten karşıtı yazarı kabul ettiler.
Anglo-Katoliklerin en büyük başarısı, Anglikanizmin temeli olarak ‘tarihsel episkoposluk’ üzerinde ısrar etmeleriydi. Amaçları, Anglikanları Roma Katolikleri ve Doğu Ortodoksları ile aynı hizaya getirmek ve kendilerini Protestanlardan uzaklaştırmaktı. Ancak Katolikler ve Ortodokslar bu tekliflerini geri çevirdi. Geleneksel Anglo-Katoliklik, Anglikan kiliselerinin kadınları hizmete ataması, Anglikan olmayanları Rab’bin Sofrası’na kabul etmesi ve ekümenik projelere katılmasa çalışmasıyla etkisini yitirdi. Tarihsel araştırmalar, erken dönem Anglikanizm hakkındaki iddialarının çoğunu çürüttü. Aynı zamanda, Anglikan Cemaati yaygın teolojik liberalizm tarafından saldırıya uğradı ve özerk kiliseler arasında ortak bir disiplin sağlayacak yapılar oluşturamadı. Kilise, artık teolojik konularda benzeri olmayan geniş bir görüş yelpazesine sahip. Bu durum ‘Anglikan teolojisi’ terimini neredeyse anlamsız hale getiriyor. Öte yandan, Anglikanların Reform doktrinleri etrafında yeniden bir araya gelip gelemeyecekleri henüz belli değil.
DAHA FAZLA OKUMA
- Anglicans Online – a complete listing of online resources
- Bruce Kaye, An Introduction to World Anglicanism
- Colin Buchanan, Historical Dictionary of Anglicanism
- Mark Chapman, Anglican Theology
- Paul Avis, Anglicanism and the Christian Church: Theological Resources in Historical Perspective
- Rowan Strong, The Oxford History of Anglicanism, 5 vols.
- Stephen Spencer, SCM Study Guide to Anglicanism
KAYNAKÇA: https://www.thegospelcoalition.org/essay/anglican-theology/