Tüm Eski Antlaşma Mesih’te gerçekleştirilmiştir. O ikinci Adem, gerçek İsrail, Mesih, Rabbin Peygamberi, Tanrı’nın Oğlu, İnsanoğlu ve Rabbin Kuludur.
Eski Antlaşmayı incelerken, vaaz ederken veya öğretirken İsa Mesih hakkında konuşmalı mıyız? Mesih’i Eski Antlaşmada’da görmek yorum bakımından doğru mudur? Eski Antlaşma’nın tarihteki en iyi yorumcunun sözlerini duyalım. Kleopas ve arkadaşı, çarmıhta acı çektiği için İsa’nın Mesih olduğundan şüpheye düştüklerinde, İsa onlara şöyle dedi: “Sizi akılsızlar! Peygamberlerin bütün söylediklerine inanmakta ağır davranan kişiler! Mesih’in bu acıları çekmesi ve yüceliğine kavuşması gerekli değil miydi?” Sonra Musa’nın ve bütün peygamberlerin yazılarından başlayarak, Kutsal Yazıların hepsinde kendisiyle ilgili olanları onlara açıkladı.” (Luka 24:25-27). İsa’ya göre Musa’yı ve Peygamberleri okurken O’nu görmezsek akılsızız demektir. İsa öğrencilerine aynı şekilde konuştu: “Daha sizlerle birlikteyken, ‘Musa’nın Yasası’nda, peygamberlerin yazılarında ve Mezmurlarda benimle ilgili yazılmış olanların tümünün gerçekleşmesi gerektir’ demiştim.” (24: 44). İsa’nın kendisi bize Eski Antlaşma’nın O’nu işaret ettiğini söyledi.
Eski Antlaşmayı okuduğumuz zaman, onu kristolojiye göre okumalıyız. Onu, İsa ve elçilerinin yaptığı gibi yorumlamalıyız. Onların Eski Antlaşmaya ilişkin kendi yorumları, bizim için bir model ve rehber işlevi görmelidir. Ne Eski Antlaşmadaki her tahta parçasının çarmıh anlamına geldiğine inanmalıyız, ne de keyfi ve ukala bir şekilde İsa’ya zar zor atıf yapmalıyız. Ancak Eski Antlaşma öyküsünde önbildiriler ve İsa Mesih’in örneklerini görmeliyiz.
Yaratılış 3:15’teki büyük vaat, İsa Mesih’te gerçekleşir. “Tanrı yılana dedi: Seninle kadını, onun soyuyla senin soyunu Birbirinize düşman edeceğim. Onun soyu senin başını ezecek, sen onun topuğuna saldıracaksın.” İsa, Şeytan’ı ayakları altında ezen kadının çocuğudur (Rom 16:20). Tanrı İbrahim’e görünüp ona tüm dünyanın en uç noktalarına kadar kendisi ve soyu aracılığıyla kutsanacağını vaat eder (Yar 12:3). Yeni Antlaşma, İsa’nın, Âdem tarafından dünyaya giren lanetlerin üstesinden gelen İbrahim’in çocuğu olduğunu öğretir (Gal 3:16). Musa, Rab’bin isteğini açıklamak için kendisinden sonra gelecek bir peygamberden söz etmiştir (Yasa’nın Tekrarı18:15). İsa, bize Tanrı’nın son ve kesin sözüdür (İbraniler 1:2). Yeşu, insanlara yeryüzünde dünyevi bir huzur verdi, ancak İsa’da daha iyi bir huzur vardır. Asla bitmeyecek göksel bir huzur (İbr. 3:12-4:11). Eski Antlaşmada kurbanlar, günahların bağışlanması için sunuldu, ancak İsa kurbanlardan çok daha üstün bir kurbandır. O, Harun kahinlerinden çok daha iyi bir kahindir. Melkisedek düzenine göre kahin ve Tanrı Oğlu olarak, O’nun günahlar için sunduğu kurban, ilk ve son olarak bağışlanmayı sağlar (İbr. 7:1-10:18).
Tanrı, kendi gönlüne uygun biri olan Davut’la soyunda asla bitmeyecek sonsuz bir hanedanlık vaat eden bir antlaşma yaptı (2 Sam 7). 1-2 Samuel ve Mezmurları okursak, Davut’un hem acısını hem de yüceltilmesini görürüz. Yine de Davut ideal bir kral değildi, çünkü Rab’be karşı korkunç bir şekilde günah işledi (örneğin, Uriya ve Bat Şeva). Davut’un günahları için kefarete ihtiyacı vardı. Peygamberler sıklıkla, Tanrı’nın halkına çobanlık edecek (Ezek 34:23-24) ve İsrail’in güveneceği (Hoş 3:5) yeni bir Davut’un geleceğini önceden bildirdiler. Yeni Antlaşmaya göre Nasıralı İsa, Eski Antlaşma’da beklenen ve peygamberlik edilen yeni Davud’tur. Davud’un acı çekip sonra yüceltilmesi gibi, İsa da acı çekti ve sonra yüceltildi. Davut hakkındaki Mezmurları okuduğumuzda, Davud’u bir Mesih örneği görmek mümkündür. İsa, Tanrı’nın itaatkâr oğlu olarak yaşayan tek kişidir. O, Süleyman’dan daha bilgedir (Luka 11:31) ve tüm bilgelik O’ndadır (Kol. 2:3).
İsrail, Tanrı’nın itaatkar oğlu olarak çağrılmıştır (Çıkış 4:22-23). Âdem, Tanrı’nın kendisine güvenen ve itaat eden oğlu olarak çağrıldığı gibi, İsrail de öyleydi. Fakat İsrail, Âdem gibi, Tanrı’nın talimatlarını yerine getirmedi. İşler o kadar kötüye gitti ki hem İsrail (MÖ 722) hem de Yahuda (MÖ 586) sürgüne gönderildi. Peygamberler, İsrail ve Yahuda’yı günahlarından dolayı kınadılar ve tövbe edip Rab’be dönmezlerse yargılanma tehdidinde bulundular. Halk dönmeyince, Musa’nın çok önceden gördüğü sürgün (Yasanın Tekrarı 27-32) gerçek oldu. Ancak peygamberler, sürgünün son söz olmadığı konusunda halka güvence vermişti. Tanrı, halkını geri getirecekti. Rab, halkını Mısır’dan kurtardığı gibi, ikinci bir çıkış olacaktı. Yeni bir Davut gelecekti, Tanrı halkıyla yeni bir antlaşma yapacak ve Ruhunu onların üzerine dökecekti. Sonra vaat edilen yeni yaratılış gelecekti. Yaratılış 3:15’te vaat edilen yılana karşı kazanılan zafer, çok sıra dışı bir şekilde gerçek olacaktı. Rab’bin Kulu, gerçek İsrail, günahlarını bağışlayarak ve hak ettikleri cezayı kendi üzerine alarak halkını sürgünden kurtaracaktı. Ancak acı son söz değildi, bu Kul aynı zamanda ölümden dirilecek ve imanlılar uğruna krallığı alacak muzaffer İnsanoğlu’dur.
Tanrı’nın tüm vaatleri İsa Mesih’te evet ve amindir, (2 Kor. 1:20). Eski Antlaşma’nın anlatımı O’nda gerçekleşir. O, ikinci Âdem, gerçek İsrail, Rab’bin peygamberi, Mesih, Tanrı’nın Oğlu, İnsanoğlu ve Rab’bin Kuludur. O, İmmanuel’dir ve her şeyin Rabbidir. Kefaret eden kurban olması aracılığıyla günahlarımızı bağışlar ve Ruhunu üzerimize döker. Ve O’nun aracılığıyla, John Piper’ın dediği gibi, O’ndan sonsuza kadar zevk alarak Tanrı’yı yücelttiğimiz yeni yaratılışa gireriz.
Kaynakça: https://equip.sbts.edu/article/christ-in-the-old-testament/