Vaat edilmiş topraklara ilişkin anlatılar, Yaratılış 1-2’de başlar. ‘The Temple and the Church’s Mission’ adlı kitapta Aden bahçesinin ‘tapınak’, Adem’in ise ‘başkahin’ olduğu anlatılır.
Antik dünyada tapınaklara tanrılara ait simgeler yerleştirilirdi. Adem, Cennet tapınağına yerleştirilen ilk imgeydi. Görevi, soyuyla birlikte yeryüzünün tümüne egemen olmasıydı (Yar. 1:26-28). Adem ve onun soyu, Tanrı’nın görkeminin tüm dünyada görülmesi için Aden’in sınırlarını genişletecekti.
Tanrı’nın Varlığının Yerini Genişletme
Adem ile Havva’nın çoğalma, soyunu yönetme ve dünyayı doldurma görevi Nuh’a, ardından İsrailoğullarına verildi. Sonuç olarak, Adem’in sorumluluğu İbrahim’e ve onun soyundan olan İsrailoğullarına verildi. Ulus, insanlığı temsil edecekti. Atalarla başlayan bu görev bir vaatle birleşmişti, ancak İsrailliler başarılı olamadı. İsrail’in toprakları İsrail’in Aden Bahçesi olarak algılanmaya başlandı (Yar. 13:10; Yşa. 51:3; Hez. 36:35; Yoe. 2:3). Süt ve bal akan topraklar, bu algıyı daha da güçlendirildi (Say. 13:26–27; Yas. 1:25; Neh. 9:25).
İsrail’in topraklarını genişletme nedenini anlamanın anahtarı, bu toprakların yeryüzünü kapsamasıyla ilgili gerçekte yatmaktadır. Aden sadece bir toprak parçası değildi, Adem’in genişleteceği ilk çadırdı (Tanrı’nın varlığının bulunduğu yer). Benzer şekilde, İsrail’in toprakları genişleyecekti çünkü bu toprakların merkezinde kutsalların kutsalı olan tapınakta Tanrı’nın varlığı bulunmaktaydı. A New Testament Biblical Theology kitabının 19. bölümünde tapınağın görünen ve görünmeyen göğü ve yeri nasıl simgelediği anlatılmaktadır.
Benzetmenin amacı, Tanrı’nın varlığının kutsalların kutsalından çıkarak göğü ve yeri dolduracağı son zamanları işaret etmekti. Bu doğrultuda, Tanrı’nın varlığının kutsalların kutsalından çıkarak önce Yeruşalim’i (Yşa.4:4–6; Yer. 3:16–17; Zek. 1:16–2:11) ardından tüm İsrail topraklarını (Hez. 37:25–28) kaplayacağını bildiren kehanetler bulunmaktadır. Bu genişlemenin askeri yollarla mı yoksa barışçıl şekilde mi gerçekleşeceğini belirlemek oldukça güç. İsrail’in vaat edilen topraklardaki egemenliğini askeri yollarla sağladığını söyleyebiliriz (Yas. 9:1; 11:23; 12:29; 18:14).
Evrensel Genişleme Kehanetleri
Tapınak-toprak teolojisi, İsrail topraklarının evrensel genişlemesine ilişkin kehanetlerin temelini oluşturur. Yeşaya 26:15-19, ölülerin nihai dirilişiyle ilgili kehanetlerde bulunur. Yeşaya 26:15 şöyle der: ‘‘Ulusu çoğalttın, ya RAB. Evet, ulusu çoğalttın ve yüceltildin. Her yönde ülkenin sınırlarını genişlettin.’’ Bu bölümün aynı zamanda Yaratılış 1:28’e atıfta (çoğalın ve yeryüzünü doldurun buyruğu) bulunduğuna inanılmaktadır. Şaşırtıcı bir şekilde, bu genişleme İsrail’in son zamandaki dirilişiyle doğrudan ilişkilidir.
İsrail’in sınırlarının genişlemesi sadece Yeşaya 26:18-19 ile sınırlı kalmıyor, aynı zamanda 27:2-6’da da açıkça ifade ediliyor. Bu bölümde İsrail, Tanrı’nın koruyacağı ve barışın hâkim olacağı ‘bağ’ olarak tasvir edilmektedir. Bu bağ dünyayı kaplayacak kadar genişleyecek: ‘‘Yakup soyu gelecekte kök salacak, İsrail filizlenip çiçeklenecek, yeryüzünü meyvesiyle dolduracak’’ (Yşa. 27:6).
Dolayısıyla vaatler, İsrail topraklarının genişlemesine ilişkin beklentilerde Yaratılış 1-2’den itibaren büyük bir gelişmeyi temsil ediyor. Yaratılış 12:3’te, tüm halkların kutsanacağı açıklanır. Yaratılış 13:16 şöyle devam eder: ‘‘Soyunu toprağın tozu kadar çoğaltacağım. Öyle ki, biri çıkıp da toprağın tozunu sayabilirse, senin soyunu da sayabilecek.’’ Bu açıklamaların mecazi olduğu düşünülebilir. Yani İsrailoğullarının sayısı hızla artmasına rağmen vaat edilen topraklarda kalabilirler. Ancak açıklamaların ülkeye sığmayacak kadar kalabalık bir topluluğu ifade etmesi daha olasıdır.
Kutsanmak İçin Çoğalmak
Aynı fikir Yaratılış 15:5 (Yıldızları sayabilir misin? Soyun o kadar çok olacak) ve Yaratılış 22:17 (Seni kutsayacağım; soyunu göklerin yıldızları, kıyıların kumu kadar çoğaltacağım) tarafından ima edilmektedir. Yaratılış 28:14 şöyle der: ‘‘Yeryüzünün tozu kadar sayısız bir soya sahip olacaksın. Doğuya, batıya, kuzeye, güneye doğru yayılacaksınız. Yeryüzündeki bütün halklar sen ve soyun aracılığıyla kutsanacak.’’
Eski Antlaşma’daki vaatlerin gelişmesi, bu vaatlerin evrensel yönünü daha olası hale getiriyor. Örneğin, Mezmur 72:17 (Onun aracılığıyla insanlar kutsansın, Bütün uluslar ‘ne mutlu ona’ desin), Yaratılış 22:18’deki vaadi (Soyun aracılığıyla yeryüzündeki bütün uluslar kutsanacak) geliştirir. Kutsanan kişi, dünyanın dört bir ucunda hüküm sürecek.
Rab, Mısır’dan Çıkış 23:31’de, ‘‘Sınırlarınızı Kamış Denizi’nden Filist Denizi’ne, çölden Fırat Irmağı’na kadar genişleteceğim’’ der. Bu, Yaratılış 15:18’de Mısır Irmağı’ndan büyük Fırat Irmağı’na kadar uzanan topraklar olarak özetlenir. Mezmur 72:8’den alıntı yapan Zekariya 9:10, ‘‘Onun egemenliği bir denizden bir denize, Fırat’tan yeryüzünün uçlarına dek uzanacak’’ der. Mezmur 2, Mezmur 72 ile benzerlik gösterir. Mezmur 2:8’de Rab şöyle seslenir: ‘‘Dile benden, miras olarak sana ulusları, mülk olarak yeryüzünün dört bucağını vereyim.’’
Yasa’nın Tekrarı’nda ‘miras vermek’ (nātan + naḥălâ), Tanrı’nın Kenan topraklarını İsrail’e verme vaadinde kullanılan tipik bir ifadedir (Yas. 4:21, 38; 12:9; 15:4; 19:10; 21:23; 24:4; 25:19; 26:1; 29:8). Benzer şekilde, ‘mülk’ (ăḥuzzâ), İsrail’in vaat edilen toprakları miras alması anlamına gelir (Yar. 17:8; Say. 32:32; Yas. 32:49).
Yeni Antlaşma da vaat edilmiş topraklara değinir. Romalılar 4:13 şöyle der: ‘‘İbrahim’e ve soyuna dünyanın mirasçısı olma vaadi Kutsal Yasa yoluyla değil, imandan gelen aklanma yoluyla verildi.’’ Benzer ifadeler İbraniler 11:8–16; Mezmur 37:11 ve Matta 5:5’te yer alır. Tüm imanlılar yeryüzünü miras aldığında, toprak vaadi fiziki olarak yerine gelecektir, ancak bu vaadin başlangıcı esas olarak ruhsaldır. Vaatlerin yerine gelmesinin yolu ise Mesih’in ölümden dirilişiyle ilişkilidir. Vaatler, nihai olarak Mesih’e (Gal. 3:16) atıfta bulunmaktadır. 2. Korintliler 1:20 şöyle der: ‘‘Tanrı’nın bütün vaatleri Mesih’te evet’tir.’’
Bu vaatler ruhsal olarak başlamıştır ve yeni yaratılışta fiziksel olarak tamamlanacaktır. Eski Antlaşma vaadinin her zaman ruhsal bir boyutu vardı. Bu nedenle Eski Antlaşma’da vaat edilen topraklara ilişkin atıfların hiçbiri, günümüz İsrail’in vaat edilen topraklara geri dönüşüyle ilişkili görünmüyor. Günümüzde İsrail’de yaşananlar, Tanrı’nın önceden belirlediği planının bir parçasıdır, ancak vaatlerin yerine gelmesiyle ilişkili değildir.
Adem ve İsrailoğulları, Aden’i dünyanın her yerine yayma konusunda başarısız oldu. Ancak şimdi bu görev, Son Adem ve gerçek İsrail olan Mesih’te ve kilisededir.
KAYNAKÇA: https://www.thegospelcoalition.org/article/israel-land-promise-beale/