Eski Antlaşma’nın güvenilirliği, tarihi kişilerin, gerçeklerin ve olayların doğruluğuna ve yazımı sırasında kişileri ve süreçleri açıklayışına odaklanır. Eski Antlaşma’nın güvenilirliğinden şüphe edenler mevcut. Ancak Eski Antlaşma, Yeni Antlaşma, antik Yakın Doğu tarihi ve arkeoloji tarafından desteklenmektedir. Bunların bir kısmı, tarihsel ayrıntılar için doğrudan kanıtlardır. Peki, Eski Antlaşma’yı kim, ne zaman yazdı? Yazımı sırasında hangi süreçlerden geçti?
Yeni Antlaşma, Eski Antlaşma’yı doğrulayan ifadeler içerir. Örneğin, Elçi Pavlus şöyle yazdı: ‘‘Öğrendiğin ve güvendiğin ilkelere bağlı kal. Çünkü bunları kimlerden öğrendiğini biliyorsun. Mesih İsa’ya iman aracılığıyla seni bilge kılıp kurtuluşa kavuşturacak güçte olan Kutsal Yazılar’ı da çocukluğundan beri biliyorsun. Kutsal Yazılar’ın tümü Tanrı esinlemesidir ve öğretmek, azarlamak, yola getirmek, doğruluk konusunda eğitmek için yararlıdır. Bunlar sayesinde Tanrı adamı her iyi iş için donatılmış olarak yetkin olur’’ (2.Ti.3:14-17). Bu ifadelerde özellikle Eski Antlaşma’ya odaklanılması gerekiyor. Çünkü Timoteos çocukken Yeni Antlaşma yazılmamıştı. Pavlus, yaşamının ve hizmetinin sonlarına doğru bu bölümü yazdığında, Eski Antlaşma kendisi ve kilise için önem taşımaya devam ediyordu. Benzer şekilde Petrus, Eski Antlaşma’ya atıfta bulunarak şöyle yazdı: ‘‘Hiçbir peygamberlik sözü insan isteğinden kaynaklanmadı. Kutsal Ruh tarafından yöneltilen insanlar Tanrı’nın sözlerini ilettiler’’ (2.Pet. 1:21). Eski Antlaşma, imanlıların Rab ile olan yürüyüşünde rehberlik etmek için güvenilirdir.
Tarihsel Güvenilirliği
Eski Antlaşma’nın ‘güvenilirliği’ ile ne demek isteniyor? İsa Mesih ve Yeni Antlaşma’nın apostolik yazarları, her zaman Eski Antlaşma’nın tarihsel güvenilirliğini öğretti. Tanrı’nın dünyayı yaratışından Musa’ya, krallar ve peygamberler döneminden Babil sürgününe kadar gerçekleri içerir (bkz. Mat. 1:1–17; 19:3–9; Yu. 8:39–47; Elç. 7; Rom. 5:12–21; İbr. 11; 2.Pe. 2:4–10).
İsa ve Yeni Antlaşma yazarları, kiliseye tarihi ‘Tanrı’nın hikayesi’ olarak öğretmek istedi.
Eski Antlaşma’nın Tarihsel Güvenilirliğine İlişkin Farklı Görüşler
Çoğu kişi için Yeni Antlaşma referansları, Eski Antlaşma’nın tarihsel güvenilirliği sorununu çözmektedir. Ancak şüpheyle yaklaşanlar da mevcut. Bazılarına göre Eski Antlaşma’nın tarihsel iddiaları, iman ve inancı eyleme dökme konularıyla ilgisizdir.1 Diğerleri, bu tür pasajlarda, İsa’nın ve Yeni Antlaşma yazarlarının belirli teolojik iddialarda bulunmak için çalıştığını iddia eder.2
Eski Antlaşma’da anlatılanları tarihsel olarak kabul etmek için doğrulamaya ihtiyaç duyulur. Kutsal Kitap uzmanları, tarihsel konuların gerçekten inanç için önemli olduğuna inanır.3 Eski Antlaşma tarihi, teolojik olarak yorumlanmış bir tarihtir. Politik, ekonomik veya teolojik olmak üzere tüm antik dönemlerdeki yazıların bir gündemi vardı.4
Nesnel tarih yazımı kavramı, günümüzde bile bir yanılgıdır. Tarihsel olayları listesi tarih yazımı değildir, sadece verilerdir. Önemli olayların nasıl ifade edileceğini belirleme, tarih yazımını şekillendirir.
Eski Antlaşma’nın Tarihsel Güvenilirliğine İlişkin Destekler
Eski Antlaşma’da anlatılanların tümünü dış kaynaklardan bulamayız. Örneğin, antik Yakın Doğu kaynaklarında İbrahim’i göremeyiz. Öte yandan, Eski Antlaşma’da değinilen olayların çoğu, arkeolojik ve metinsel doğrulamaya sahiptir. Bu yazıda tüm detaylara yer verilemez, ancak örnek vermek gerekirse erken dönem kaynakları Eski Antlaşma’nın sunduğu şekliyle İsrail ve Yahuda krallarının birçoğunun sırasını ve tarihini doğrulamaktadır.5
Eski Antlaşma, Tanrı’nın İsrailoğullarını Mısır’daki kölelikten kurtardığını, onları Sina’ya götürdüğünü ve orada bir anlaşma yaptığını, ardından vaat edilen toprakları ele geçirmeye yönlendirdiğini anlatmaktadır. Bu tarihsel gerçekler, inancımız için önemlidir.6
Bazıları, önemli olanın Tanrı’nın eylemlerinin tarihsel gerçekliği değil, teolojik yorum olduğunu savundu. Bu anlayış, Tanrı’nın konuşan ama harekete geçmeyen biri olduğu görüşünü vermektedir. Eski Antlaşma tarihi teolojik olarak yorumlar, ancak teolojik odaklı bir tarih olması, doğruluğunu geçersiz kılmaz. Tüm anlatılanları kanıtlayacak tarihsel veya arkeolojik kaynaklar mevcut değil. Ancak kanıtların yokluğu, yokluğun kanıtı değildir.
Eski Antlaşma Üzerine Gereksiz Şüphecilik
Bazı akademisyenlerin şüpheciliği kontrolden çıkıyor. Örneğin, yargıç Deborah döneminde olduğu düşünülen antik Mısır Firavun 2. Merneptah’ın Zafer Steli, Filistin’in dağlık bölgesinde ‘İsrail’ adı verilen bir halkın varlığına dair kanıtlar sunar. Bu, antik yazıtlarda İsrail’in ilk defa ortaya çıkışıdır.7
Tarihsel olarak doğrulanabilir kanıtlara rağmen, onları görmezden gelen veya farklı şekilde yorumlayan akademisyenler oldu. Retorik bilim, bilim insanları arasında Eski Antlaşma’nın doğruluğuna ilişkin konulara anlaşmazlıklara neden oldu.8 Tanınmış bir İsrailli arkeolog olan Gabriel Barkai, yirmi yıl önce katıldığı bir konferansta minimalizme ve retorik bilme değinmiştir. Arkeologa göre, bilimin minimalist anlayışı mevcut kanıtların Eski Antlaşma’da tarihsel olarak doğruladığını bile kabul etmeye direnmesidir. Eski Antlaşma’nın tarihsel güvenilirliğine emin olarak bunların dikkatli bir şekilde incelenmesi ve değerlendirilmesi için çalışmalıyız. Doğru olduğuna inandığımız şeyleri doğru olduğunu gösterebileceğimiz şeylerden ayırt etmemiz gerekiyor. Tarihsel araştırmalara yapmaya devam etmemiz gerekiyor.
Eski Antlaşma’nın Boyutu
Eski Antlaşma’nın ‘ebedi, tarihi ve teolojik’ olarak üç boyutu vardır. Tarihsel zaman ve mekânda meydana gelen olaylara atıfta bulunur. Eski Antlaşma’nın güvenilirliğine ilişkin tartışmalar onun edebi bileşimi sorununu çevreliyor. Eski Antlaşma yazarları kimdi? Nasıl ve ne zaman yazdılar? Eski Antlaşma’nın yapısı hakkında bizlere verdiği detaylar güvenilir mi? Evet, tek bir yazar vardır. 2. Petrus 1:21’de belirtildiği gibi, ‘‘Hiçbir peygamberlik sözü insan isteğinden kaynaklanmadı. Kutsal Ruh tarafından yöneltilen insanlar Tanrı’nın sözlerini ilettiler.’’
Tarihsel Yönden Eleştirel Yaklaşımlar
Eski Antlaşma bilimi, Eski Antlaşma’nın tarihsel güvenilirliği konusunda olduğu kadar bu konuda da bölünmüş durumda. Bazı akademisyenler arasında metodolojik çoğulculuk, kaynak, biçim, gelenek, redaksiyon, kanonik ve modern edebiyat eleştirisi halinde bulunur. Bu yöntemlerin bazı özellikleri, Kutsal Kitap uzmanları için önemli bir değere sahiptir. Bu bakış açısı, ‘Aydınlanma’ adlı dönemde Johann David Michaelis (1717-1791) ve diğerlerinin çabalarıyla ortaya atıldı.
Julius Wellhausen tarafından 1870’lerde ortaya atılan ‘Belgesel Hipotez’ anlayışı görüldü. Bu teori, günümüzde bile tartışmalarda önemli bir etkiye sahip. Diğerleri, biçim, gelenek ve redaksiyon eleştirisinin bileşimine dayanan daha redaksiyon eleştirel bir yaklaşım benimsemektedir.9 Bazı akademisyenler çeşitli iddialar ortaya atmaya devam ederken, muhafazakârlar geri adım atıyor gibi görünüyor.10 Bazı akademisyenler Tevrat’ı edebiyatın bir mozaiği olarak kabul ederken, bazıları Musa peygamberin tarihsel varlığından şüphe duymaktadır.
Musa, bazı kitapları kendisinin yazdığını söyler (Çık.24:4; 34:27; Say.33:2; Yas.31:9). Bazı bölümler ise Musa’ya atıfta bulunur (Ezr.7:6) ve İncil tarafından desteklenir (Luk.24:44). Yasa’nın Tekrarı 34:1-8 Musa’nın ölümünü anlatır. 10. ayet şöyle der: ‘‘O günden bu yana İsrailde Musa gibi RABbin yüz yüze görüştüğü bir peygamber çıkmadı.’’
Din bilginleri Eski Antlaşma tomarlarını elleriyle yazarken, çağdaşları tarafından anlaşılır hale gelmesi için çaba gösterdiler.
Sonuç
Eski Antlaşma’nın tarihsel ve metinsel güvenilirliği hakkında söylenmesi gereken çok şey var.11 Öncelikle Tanrı, Eski Antlaşma’yı tek parça halinde göklerden indirmedi. Kutsal Ruh’un esinlemesiyle farklı yazarlar tarafından, farklı zamanlarda yazıldı.
Diğer antik metinlerde olduğu gibi, Eski Antlaşma’nın metinsel eleştirisini ele alamayız. 12 Ancak şunu biliyoruz ki, Eski Antlaşma güvenilirdir. Yasa’nın Tekrarı 29:29’da yazıldığı gibi, ‘‘Gizlilik Tanrımız RAB’be özgüdür. Ama bu yasanın bütün sözlerine uymamız için açığa çıkarılanlar sonsuza dek bize ve çocuklarımıza aittir.’’
Dipnotlar