Evrime inanıyor musunuz? Bu soruya uygun yanıt, evrim kelimesinin anlamına bağlıdır. Stephen C. Meyer ile Michael Newton Keas, 2003 tarihli ‘The Meanings of Evolution’ makalelerinde, terimin altı farklı şekilde kullanıldığını açıkladı:
1- Zamana bağlı gerçekleşen değişim olarak evrim
2- Gen havuzundaki gen frekanslarının değişimi olarak evrim
3- Sınırlı ortak ata olarak evrim
4- Değişime ve modifikasyona neden olan mekanizma olarak evrim
5- Evrensel ortak ata olarak evrim
6- Kör Saatçi (The Blind Watchmaker) tezi olarak evrim
Ulusal Bilimler Akademisi, salt evrimin (1-4 arası evrim) sahip olunan en güçlü ve yararlı bilimsel teorilerden biri olduğunu kabul eder. Salt evrim, çok sayıda bilimsel gerçek, yasa, hipotez ve mantıksal çıkarım içeren kozmolojik, jeolojik ve biyolojik teoriyi kapsar. Öte yandan, bilim insanlarının bir kısmı, evrensel ortak ata teorisini reddederken, büyük bir grup ise kör saatçi tezine karşı çıkıyor.
1- Zamana bağlı gerçekleşen değişim olarak evrim
Doğanın bir tarihi vardır; sabit değildir. Doğa bilimleri, dünyanın zaman içindeki değişimini ele alır.
- Astronomlar, yıldızların yaşam döngülerini inceler.
- Jeologlar, dünyanın yüzeyinde gerçekleşen değişimleri araştırır.
- Paleontologlar, tortul kayaç kayıtlarından yaşam türlerindeki değişiklikleri not eder.
- Biyologlar, insanlık tarihindeki ekolojik ardıllığa dikkat çeker.
Son örneğin Neo Darwinizm teorisiyle ilgisi fazla olmasa da, zamana bağlı gerçekleşmesi nedeniyle evrimin ilk genel anlayışına uymaktadır.
2- Gen havuzundaki gen frekanslarının değişimi olarak evrim
Nüfus genetikçileri, gen havuzlarındaki alel frekanslar arasındaki değişiklikleri inceler. Biber güveleri üzerindeki melanizm çalışmaları, mikroevrim çalışmalarındaki en önemli örneklerden biridir.
3- Sınırlı ortak ata olarak evrim
Bilim insanlarına göre, Galapagos Adaları’nda ispinoz türleri tek bir kıtasal Güney Amerika ispinoz türünden köken almaktadır. Darwin’den bu yana geçen kısa zaman ölçeğinde böyle bir evrim gerçekleşmemiş olsa da, kuşların biyocoğrafik dağılım modeli çoğu bilim insanını düşündürmektedir.
‘Sınırlı ortak ata’ olarak tanımlanan evrim, farklı türler, cinsler ve hatta aileler içindeki benzer organizmaların ortak bir atadan köken aldığı fikrini gösterir.
4- Değişime ve modifikasyona neden olan mekanizma olarak evrim
Bu anlamda evrim, rastgele genetik varyasyon veya mutasyonlar üzerinde etkili olan doğal seçilim mekanizmasına atıfta bulunur. Varyasyon, bir popülasyon içinde biyolojik veya morfolojik değişikliğe neden olabilir. Doğal seçilim, atalarından oldukça farklı, türlerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Buna rağmen, birçok bilim insanı artık bu tür mekanizmaların yeterli değişikliğe neden olup olmadığını sorguluyor.
5- Evrensel ortak ata olarak evrim
Biyologlar genellikle tüm organizmaların tek bir canlı organizmadan meydana geldiğine inanır. Darwin, evrensel ortak ata teorisi, dallanarak ilerleyen bir ağaç diyagramıyla ifade etti. Bu teori, tüm yaşam formlarının zaman içinde kademeli olarak bir veya az sayıda ortak atadan köken aldığını göstermektedir. Darwin’in biyolojik tarih teorisine genellikle monofiletik görüş de denir.
6- Kör Saatçi (The Blind Watchmaker) tezi olarak evrim
Richard Dawkins’e ait olan kör saatçi teorisi, tüm canlı formlarının esas olarak rastgele varyasyon veya mutasyonla hareket eden doğal seçilimin bir ürünü olarak ortaya çıktığını ifade eder.
Dawkins, teoriyi şöyle özetler: ‘‘Doğal Seçilim kör bir saatçidir, çünkü geleceği göremez, sonuçları planlamaz, görünür hiçbir amacı yoktur. Buna rağmen Doğal Seçilim’in sonuçları bize tıpkı usta bir saatçinin elinden çıkmış gibi bir tasarım hissi verir, bizi tasarım ve planlama illüzyonu ile etkiler.’’
Discovery Institute, Neo Darwinizm’in i kimyasal ve biyolojik evrim modeli için ciddi sorunlar oluşturan beş bilim alanını açıkladı. Bu beş alan; genetik, biyokimya, paleontoloji, taksonomi ve kimyadır.
1- Genetik
Mutasyonlar zarar verir ve karmaşıklığa neden olmaz. Darwin’e göre evrim, amacı olmayan, kör ve güdümsüz bir doğal seçilim süreci tarafından seçilen rastgele mutasyonlara dayanır. Böyle rastgele ve yönlendirilmemiş bir süreç, organizmalara zarar verme eğilimindedir.
Ulusal Bilimler Akademisi’nden biyolog Lynn Margulis, ‘‘Yeni mutasyonlar yeni türler oluşturmaz; sakat yavrular oluşturur’’ demiştir. Benzer şekilde, Fransız Bilimler Akademisi’nin eski başkanı Pierre-Paul Grasse, mutasyonların oldukça sınırlı bir yapıcı kapasitesinin olduğunu ve evrimleştirme gücüne sahip olmadığını belirtmiştir.
2- Biyokimya
Hücrelerimiz oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir. Hücreler, motor sistemi, geri besleme döngüleri, programlanmış dil ve DNA’daki hataları onaracak kontrol mekanizmaları içerir. Evrim, bu karmaşıklığı çözmek için mücadele eder. Biyokimyacı Franklin Harold şöyle demiştir: ‘‘Günümüzde herhangi bir biyokimyasal veya hücresel sistemin evrimine dair ayrıntılı bir açıklama yok, sadece çeşitli spekülasyonlar mevcut.’’
3- Paleontoloji
Fosil kayıtlarında bir tane bile ara form fosili bulunmamaktadır. Fosil kayıtlarının genel modeli, yeni biyolojik formların ani patlamalarından biridir. Bu iddia, Ernst Mayr gibi birçok paleontolog tarafından kabul edildi. Buna göre, yeni türler genellikle fosil kayıtlarında atalarıyla bağlantısı olmayan bir anda ortaya çıkar. Pek çok tür milyonlarca yıl boyunca neredeyse hiç değişmeden kalır, sonra aniden ortadan kaybolur ve yerini başka türlere bırakır.
4- Taksonomi
Biyologlar, Darwin’in ‘Hayat Ağacı’nı’ çözümlemede başarıya ulaşamadı. Bilim insanları, DNA’nın tüm organizmaların açıkça ilişkili olduğu büyük bir yaşam ağacını ortaya çıkaracağını umuyordu. Ancak bu gerçekleşmedi. Tek bir gene veya biyolojik özelliğe dayalı organizmalar arasındaki sözde atasal ilişkileri tanımlayan ağaçlar, farklı bir gene veya özelliğe dayalı ağaçlarla çelişmektedir. Ünlü mikrobiyolog Carl Woese, bu tür filogenetik çatışmaların hayat ağacın her noktasında görülebileceğini açıkladı.
5- Kimya
Yaşamın kimyasal kökeni hala çözülmemiş bir sırdır. Mevcut tüm kimyasal evrim teorileri büyük sorunlarla karşı karşıyadır. Temel eksiklikler arasında ‘ilkel çorba’ teorisindeki açıklama yetersizliği bulunmaktadır. İlkel çorbanın ortaya çıkışına ve basit yapılı maddelerin daha kompleks maddelere dünüşebildiğine dair yeterli açıklama bulunmuyor. Evrimci biyolog Massimo Pigliucci’nin de kabul ettiği gibi, Dünya’da yaşamın doğal yollarla nasıl ortaya çıktığına dair yeterli bilgiye sahip değiliz.
KAYNAKÇA: https://www.thegospelcoalition.org/blogs/justin-taylor/evolution/