Yaklaşık bir ay önce Oxyrhynchus papirüsü[1] hakkında bir makale yayınlandı. Elyazması bazı nedenlerden dolayı oldukça önemli. Çünkü Matta ve Luka bölümlerinden referans içerdiği gibi Tomas İncili’ne de atıfta bulunmaktadır. Aslında kanonik olmayan kitaplara karşı kültürel bir ilgi söz konusu. Kutsal Kitap üzerine bir makale yazıldığında birkaç soru yöneltilebilir, ancak kanonik olmayan kitaplar ve bunların İsa hakkında iddiaları söz konusu olduğunda ilgi aniden yoğunlaşıyor. Bu durum yayınevlerinin dikkatinden kaçmadı. Son yıllarda kanonik olmayan kitaplara ilişkin onlarca kitap basıldı. Peki, insanların ilgisini çeken şey nedir? Öncelikle iki husustan bahsedilmesi gerekiyor.
Kanonik Olmayan Kitapların Çekiciliği
2001 yılında ‘Hidden Gospels: How the Search for Jesus Lost Its Way’ kitabını yayınlayan Phillip Jenkins, kanonik olmayan kitaplara yönelik ilginin nedenlerine değindi. Özellikle bir tanesine odaklandı. Buna göre Batı dünyasında, özellikle Amerika’da dini otoriteye karşı bir güvensizlik duygusu hakim.
Jenkins, Batı’da din adamlarına yönelik güvensizlik duygusunun ve gerçeğin gizlendiği düşüncesinin yaygın olduğunu söyledi. Kısacası, Batı dünyası komplo teorilerine ilgi duyuyor. Tarih boyunca tek olan gerçeği, çarpıtmaya çalışanlar mevcut. Aslında bu tür komplo teorilerinin ilgi çekici olmasının bir nedeni var. İnanışa göre, kilise ya da Hristiyanlık binlerce yıldır hatalı ise yanlışın ortaya çıkarılması adaleti ve kurtuluşu sağlayacaktır. Akademisyenler hatta sıradan insanlar uğruna savaşmaya değer bir davaları olduğunu hissedecek. Bundan dolayı insanları dini baskıdan kurtarmak için arayış içine giriyorlar. Jenkins, kanonik olmayan kitapların bu kültürel ihtiyacı karşıladığını söyledi. Bu kitaplar insanlara zaten inanmak istedikleri şeye inanma fırsatı sunuyor.
Çoğulculuk Arayışı
Kanonik olmayan kitaplara yönelik ilginin nedeni sadece komplo teorileri değil. İlginin özünde başka bir kültürel değer yatmaktadır. Batı dünyası her görüşe diğer tüm görüşlerin yanında eşit bir konum verme arzusuna sahiptir. Buna göre kanonik olmayan kitaplar, İsa hakkında var olan bakış açısının çeşitlenmesini sağlar. Herkesin İsa’yı aynı şekilde anlamadığını gösterir. Dini bakış açısının genişletir.
İsa’nın kimliği ve kişiliği hakkında sayısız görüş mevcut. Aslında sorun farklı görüşlerden ziyade, insanların bu farklılıklardan çıkardığı sonuçlardır. Dolayısıyla, kanonik olmayan kitaplar İsa’nın kişiliği hakkında farklı iddialarda bulunması nedeniyle ilgi çekicidir. Alman ilahiyatçı Walter Bauer, 1934’te ‘Erken Hristiyanlık’ta ‘Ortodoksi ve Heretik Akımlar’ konulu bir eser yayınladı. Bauer, ilk yüzyıllarda Hristiyanlık’ta her birinin orijinal ve özgün olduğu iddia edilen birçok görüşün olduğunu savundu. Bauer, Hristiyanlığın bu farklı versiyonlarının her birinin kendine ait kitapları olduğunu iddia etti. Aslında tüm müjde kitaplarının aynı olduğunu savundu. Oysa ki, kanonik olmayan kitapların varlığına rağmen Hristiyanlık’ta müjde kitapları sadece Matta, Markos, Luka ve Yuhanna’dır.
Kısacası, bazıları alternatif müjdelere ilgi duyuyor. Çünkü tercih ettikleri İsa versiyonunu seçme fırsatına sahip oluyorlar.
En İyi Yol
Açıkçası, kanonik olmayan kitaplara ilgi duymanın yanlış bir tarafı yok. Ancak şunu unutmamalıyız ki, sevdiğimiz ya da tercih ettiğimiz İsa versiyonunu yaratamayız. İsa Mesih’in gerçekte kim olduğunu bilmemiz gerekir. Bunu yapmanın tek yolu, önümüzde duran Müjde’ye dair tarihsel bir araştırmaya girişmektir.
DİPNOT:
[1] Oxyrhynchus papirüsü, arkeologlar tarafından 19. yüzyılın sonunda Mısır’daki tarihi Oxyrhynchus bölgesi yakınlarındaki eski bir çöplükte bulunan papirüs üzerine yazılmış el yazmalarıdır.
KAYNAKÇA: https://michaeljkruger.com/why-are-people-so-fascinated-with-lost-books-of-the-bible/