Yeşu kitabında Tanrı, İsrail’e vaat edilen topraklara ulaşmaları için Kenanlıları öldürmesini emreder. Yargısını gerçekleştirmek isteyen Tanrı, yıkıcı bir savaş emretti. ‘Tanrı, soykırımı nasıl emredebilir’ sorusuna doğru ilerlerken, Tanrı’nın adaleti ve merhametiyle ilişkili Hristiyan dünya görüşünü dikkatlice düşünmek gerekir.
1- Her şeyin yaratıcısı ve insanlığın hükümdarı olarak Tanrı, tüm halklar ve yerler üzerinde mutlak mülkiyet hakkına sahiptir.
Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı (Yar.1:1), yeri, göğü, denizi ve bunların içindekilerin hepsini yarattı (Elç.14:15). Bunun anlamı şudur: ”RAB’bindir yeryüzü ve içindeki her şey, dünya ve üzerinde yaşayanlar (Mez.24:1) Tanrı, ”Yeryüzünün tümü benimdir” (Çık.19:5) ve ”Bütün orman yaratıkları, dağlardaki bütün hayvanlar benimdir” (Mez.50:10) der. Tanrı’nın her şey üzerinde egemen olması, dilediğini yapmakta özgür olduğu anlamına gelir. ”Bizim Tanrımız göklerdedir, ne isterse yapar” (Mez. 115:3). ”Ulusların sürelerini ve yerleşecekleri bölgelerin sınırlarını önceden saptadı” (Elç.17:26). Kimse Tanrı’ya hesap soramaz (Yşa.9:12, Yar.1:1)
2- Tanrı sadece yaratıcı, hakim ve sahip olan değildir. Aynı zamanda yaptığı her işte adildir.
İbrahim, Tanrı’ya ”Bütün dünyayı yargılayan adil olmalı” (Yar.18:25) der. Romalılar 9:14 soruya cevap verir: ”Tanrı adaletsizlik mi ediyor? Kesinlikle hayır!” Musa Tanrı’nın işlerini şöyle ilan eder: ”O Kaya’dır, işleri kusursuzdur, bütün yolları doğrudur. O haksızlık etmeyen güvenilir Tanrı’dır. Doğru ve adildir” (Yas.32:4).
Tanrı’nın adaletini sorgulamak bizleri yargıç konumuna düşürür. Kendi düşüncemize göre, Tanrı bizlerin adalet ve doğruluk anlayışına uymalıdır. Eğer uyuyorsa Tanrı iyi ve güzeldir. Ancak sonuç olumsuzsa Tanrı hatalıdır. Bu anlayış derhal terk edilmelidir. Yasa’nın Tekrarı 32:4’te denildiği gibi, Tanrı’nın bütün yolları doğrudur. Tanrı her zaman adildir. Aksini düşünmek en büyük kibir eylemidir. Ancak alçakgönüllülükle sorgulamayı ve daha fazla anlayış kazanmak için araştırmayı engellemez. Teolojinin görevi de budur. Tanrı’nın yollarını anlamaya çalışmak son derece uygun ve öğretici bir eylemdir.
3- Hepimiz Tanrı’nın yargısını hak ediyoruz, merhametini değil.
Tanrı yaptığı her işte adildir. Herkes O’nun yargısını hak etmektedir. Tanrı’ya itaat etmeyerek yasasını çiğnedik. Bundan dolayı yargısı altındayız. Merhamet etmek ise tamamen Tanrı’nın yetkisi altındadır. Kutsal Kitap’a baktığımızda Tanrı bir grubu yargılarken diğerlerine merhamet etmektedir. Örneğin, tufan ile dünya yargılanırken Nuh kurtuldu. Firavun yargılanırken, bunun sonucunda İsrailliler özgür kılındı. Aynı şekilde, Kenanlıların yok edilmesi de İsrailoğulları için bir merhamet eylemiydi.
4- Kenanlılar, cezalandırılmayı hak eden Tanrı düşmanlarıydı.
”Çünkü herkes günah işledi ve Tanrı’nın yüceliğinden yoksun kaldı” (Rom.3:23). ”Doğru kimse yok, tek kişi bile yok” (Rom.3:10). ”Günahın ücreti ölümdür” (Rom.6:23). Bu nedenle Tanrı Adem ve Havva’yı düşüşten hemen sonra yok etmiş olsaydı, yine adil olurdu. Nuh tufanında insan ırkının yüzde 99.99’unu yok ettiğinde de adildi. Tanrı’nın bazen masum insanları yıkıma uğrattığını düşünebiliriz. Ancak gerçekte, Kenanlılar kötülükle doluydu. Kutsal Kitap, Tanrı’nın onları ülkeden kustuğunu söyler (Lev.18:24-30).
Yasa’nın Tekrar 32:43’te, ”O kullarının kanının öcünü alacak, düşmanlarından öç alacak. Ülkesinin ve halkının günahını bağışlayacak” yazar. Tüm bunlar Tanrı’nın, çocuklarının intikamını aldığı gerçeğiyle uyumludur. Kenanlıların kovulmasının nedeni İsrail’in doğruluğu değil, Kenanlıların kötülüğünden kaynaklıdır. Tanrı, İsrailoğullarına Rab’bi ve yasasını izlemezlerse diğer uluslarla aynı sonu yaşayacağını söyler. (Lev.18:28, Yas. 28:25-68, Çık.22:20) Tanrı, İsrailoğullarını sevdi, ancak yargısı ve vaatleri, O’nun adalete ve doğruluğa olan bağlılığını göstermektedir.
5. Tanrı’nın eylemleri etnik bir yok oluş örneği değildi.
Yaratılış ve Yasa’nın Tekrarı kitaplarında iki türlü savaş vardır: Vaat Edilen Toprakların dışındaki kentlere yönelik savaşlar (Yas.20:10-15) ve Vaat Edilen Topraklar’daki kentlere yönelik savaşlar (Yas.20:16-18). Yıkım emredilse de, tövbe edip tek gerçek ve diri olan Tanrı’ya yönelenlere merhamet edildi. Örneğin, Rahav ve ailesi (Yşu.2:9) ile Givon’da yaşayan Hivliler (Yşu.11:19). Tanrı’nın amacı, etnik bir yok oluşun sağlanması değildi. Yaşananların nedeni, halkın isyanları ve Tanrı’nın özel amaçlarıdır. Etnik soykırım, herhangi bir halkın tümüyle yok edilmesi anlamına gelmektedir. Ancak böyle bir durum, Kenanlılar için geçerli değildir.
6. Kenanlıların ülkeden çıkarılması neden gerekliydi?
Günümüzde din ve devlet işlerinin ayrımından bahsederiz. Ancak o dönemde din ve devlet işleri ayrılmaz bir bütündü. Yani Tanrı’nın halkının, hem siyasi hem de dini yükümlülükleri vardı. İsrailoğullarının Tanrı’nın vaadine bağlı kalması gerekiyordu. Aynı zamanda Tanrı’nın halkının yaşadığı toprakların saf olamsı gerekiyordu. İsyankarları ülkeden çıkarmamak tüm ulusun günaha sürükleneceğini ve sonunda yıkıma uğrayacağı anlamına geliyordu. Yasa’nın Tekrar 7:4 şöyle yazar: ”Çünkü onlar oğullarınızı beni izlemekten saptıracak, başka ilahlara tapmalarına neden olacaklardır. O zaman RAB size öfkelenecek ve sizi çabucak yok edecek.”
İncil’de bizlerin de yabancı ve konuk olduğu yazar. Sevgili kardeşler, size yalvarırım, cana karşı savaşan benliğin tutkularından kaçının. Çünkü bu dünyada yabancı ve konuksunuz (1.Pe.2:11). Tanrı baştaki yönetimlere bağlı olmamızı ve saygı duymamızı ister (Rom. 13:1-5), ancak onlar kilisenin bir parçası değildir ve olmamalıdır. Tanrı’nın kiliselere olan özel vahiy armağanı sona ermiştir. ”Tanrı eski zamanlarda peygamberler aracılığıyla birçok kez çeşitli yollardan atalarımıza seslendi. Bu son çağda da her şeye mirasçı kıldığı ve aracılığıyla evreni yarattığı kendi Oğlu’yla bize seslenmiştir” (İbr.1:1-2).
7. Kenanlıların yok edilmesi, nihai yargının bir görüntüsüdür.
Çağın sonunda İsa Mesih yaşayanları ve ölüleri yargılamak üzere tekrar gelecek (Elç. 10:42; 2.Ti. 4:1; 1.Pe. 4:5) ve onları ülkeden kovacak. Bu hüküm adil olarak gerçekleşecek. ”Bütün bunlar Rab İsa alev alev yanan ateş içinde güçlü melekleriyle gökten gelip göründüğü zaman olacak. Rabbimiz İsa, Tanrı’yı tanımayanları ve kendisiyle ilgili Müjde’ye uymayanları cezalandıracak. Böyleleri Rab’bin varlığından ve yüce gücünden uzak kalarak sonsuza dek mahvolma cezasına çarptırılacaklar” (2. Se.1:8-9).
Pavlus, Korintlilere şu soruyu sorar: ”Kutsalların dünyayı yargılayacağını bilmiyor musunuz? Madem dünyayı yargılayacaksınız, böyle önemsiz davaları görmeye yeterli değil misiniz?” (1.Ko.6:2) Kutsal Kitap, Tanrı’nın halkının, Tanrı’nın düşmanlarına karşı yargısının bir parçası olduğunu söyler. Yeşu kitabındaki yıkım, çözülmesi gereken bir sorun değil, Tanrı’nın gözünde temiz ve kusursuz kalabilmemiz için bir çağrıdır (Yak.1 :27). Eyüp gibi bizler de Tanrı’nın merhametini ve adaletini sorgulamaktan kaçınmalı (Eyü.40:4) ve Tanrı’nın bol olan merhametine ve yüceliğine tapınmalıyız (Ef. 2:4).
Günün sonunda Musa’nın ve Kuzu’nun övgü ezgilerine katılmalıyız:
”Her Şeye Gücü Yeten Rab Tanrı,
Senin işlerin büyük ve şaşılası işlerdir.
Ey ulusların kralı,
Senin yolların doğru ve adildir.
Ya Rab, senden kim korkmaz,
Adını kim yüceltmez?
Çünkü kutsal olan yalnız sensin.
Bütün uluslar gelip sana tapınacaklar.
Çünkü adil işlerin açıkça görüldü” (Va.15:3-4)