Konstantin’in yaşamı, ‘inancının bahşettiği erdemle göz kamaştırıcı’ olarak tanımlanıyor. Bu övgü dolu biyografi, Kayseri piskoposu Eusebios tarafından kaleme alındı.
Öte yandan bazı tarihçiler Konstantin’in gerçekten Hristiyan olup olmadığını tartışıyor. Onun sadece ilkesiz bir güç arayışında olduğunu düşünüyorlar. Birçok kişi ise Konstantin’in inancının tamamen siyasi amaçlara yönelik olup paganizm ve Hristiyanlığın bir karışımı olduğunu iddia ediyor. Günümüzde Konstantin’in birçok düşüncesini paylaşmadığımız çok açık. Dini ve siyaseti birbirinden ayıramadı. Ancak açıkça Hristiyan olduğunu dile getirdi. Milvian Köprüsü’ndeki zaferden sonra ise Konstantin Hristiyanlığı benimsedi.
Konstantin, MS 280 yıllarında günümüzde Sırbistan toprakları içinde kalan İlirya’da doğdu. Babası Constantius Chlorus, Romalı memurdu. 31 yaşına geldiğinde güçlü bir imparator olmaya adaydı. 311 yılında yaklaşık 40bin askerle birlikte düşmanla yüzleşmek üzere Roma’ya doğru hareket etti. Batı’da üstünlük için yarışan Maxentius, Praetorian Muhafızlarıyla birlikte Konstantin’i Roma’da bekledi. Şehri kimsenin işgal edemeyeceğinden emindi. Ancak Konstantin’in ordusu, düşmanları yenilgiye uğratarak ilerliyordu. Pagan kehanetlerine inanan Maxentius, Roma’nın düşmanlarının yok olacağını düşünüyordu. Maxentius bu inançla savaşmak üzere yola koyuldu.
Konstantin öğleden sonra gökyüzünde bir görüm gördü. Konstantin deneyimini şu sözlerle anlattı: ‘‘Güneşin tepede olduğu bir gün gökyüzünde bir haç işareti (Chi-Rho) gördüm ve şöyle yazıyordu: ‘Bununla zafere ulaşacaksın.’’’ Konstantin, görümü Tanrı’nın bir vaadi olarak algıladı. Ertesi sabah uyanarak kalkanlara meşhur Chi-Rho işaretini kazıdı. Maxentius’un askerleri Tiber’e doğru kaçtı. İmparator, nehri geçmek için inşa edilen ahşap köprüden geçmek istedi. Ancak köprü ağırlığa dayanamadı ve imparator hayatını kaybetti. Konstantin, tacında haç taşıyan ilk Roma imparatoru olarak Roma’ya ayak bastı.
Roma İmparatoru Marcus Licinius Crassus ile buluşan Konstantin, Milano Fermanını yayınladı. Böylece Diocletianus zulmü sırasında Hristiyanların el konulan malları iade edildi. Eusebius ‘Kilise Tarihi’ adlı eserinde Hristiyanların sevincini şu sözlerle açıkladı: ‘‘Bütün insanlık zorbaların zulmünden kurtuldu. Umudunu Mesih’e bağlamış olan bizler, tarif edilemez bir mutluluk yaşadık.’’
Bazıları Konstantin’in inancını sorguladı. Konstantin, Arles konsiline gönderdiği mektupta, ‘‘Tanrı insanlara kurtuluşu bildirir. Bunu başkalarında ve kendi hayatımda deneyimledim. Çünkü doğruluğun yolunda yürümüyordum. Ancak gökteki tahtında oturan Her Şeye Gücü Yeten Tanrı bana lütfunu gösterdi’’ ifadelerinde bulundu. Ancak Konstantin on yıl boyunca bazı kuşkulara sahip gibiydi. Örneğin, Milvian Köprüsü zaferini kutlayan Konstantin Kemeri’nde Roma tanrıları olmadığı gibi Hristiyan sembolleri de bulunmuyordu.
Başlangıçta yeni inancını devlet dini olarak empoze etme arzusu yoktu. Tek Tanrı’ya inanıyordu ve Hristiyanlara karşı dost canlısıydı. Zamanla imanı güçlendi. 323’te Licinius’u yenilgiye uğratan Konstantin, Roma dünyasının tek hükümdarı oldu. Zaferin ardından yönetimi Doğu’ya, Konstantinopolis’e (günümüz İstanbul) taşıdı. Doğu’nun dört bir yanında kiliseler inşa etti. Hristiyanlar Doğu’da Roma’ya kıyasla daha kalabalıktı. Hükümdarlığının son 14 yılında kendini açıkça Hristiyan olarak tanımladı. ‘Devlet-kilise’ yönetimini benimsedi ve bu anlayışı yaklaşık 1000 yıl boyunca Hristiyanlara miras bıraktı.
325 yılında Ariusçuluk tartışmaları nedeniyle imparatorluk bölünme tehlikesi geçirdi. Konstantin tartışmaları sona erdirmek için Nicea’da (günümüz İznik) piskoposlardan oluşan bir konsey topladı ve toplantıyı kendisi yönetti. Konstantin, konseye ‘‘Sizler yargıda bulunma yetkisine sahip piskoposlarsınız. Ben ise Tanrı tarafından kilisenin dışındakileri denetlemek üzere görevlendirilmiş bir piskoposum’’ diye seslendi. Aynı zamanda yetenekli bir arabulucu olan Konstantin, halka ilişkisindeki becerisini kilise işlerinde kullanmaya başladı.
Konstantin vaftiz edilmek için ölümünün yaklaşmasını bekledi. O dönemde günahları Hristiyan değerleriyle uyuşmadığı düşünüldüğünde kişinin vaftiz merasimi ancak ölümü yaklaşınca yapılırdı. Konstantin oğullarına ortodoks eğitimi verdi. Ancak yönetimde tipik bir Roma imparatoru olarak davranmaya devam etti. En büyük oğlunun, ikinci eşinin ve kız kardeşinin eşinin idam edilmesini emretti. Kimse bu kararların nedenini anlamamıştı.
Pagan inancına son veren Konstantin, haçı ‘Zaferin’ sembolü olarak tüm dünyaya tanıttı.
KAYNAKÇA: https://www.christianitytoday.com/history/people/rulers/constantine.html