Gregorius (540-604) papa olan ilk keşiştir. Yönetici sınıfın içinde doğdu, ancak keşiş olmak uğruna sahip olduğu her şeyden vazgeçti. Papalık hizmeti sürecinde kıtlık, veba ve istilalarla mücadele eden halka yardım etti. Güney İngiltere’nin değişiminde etkin rol oynadı. Britanya’nın bu bölgesi Pagan kökenli Anglo-Saksonlar tarafından fethedilmişti. Kent kralı Ethelbert, Hristiyan bir prensesle evlenince, Müjde’yi kabul edebileceğini düşündü. Gregorius, Augustine’i Tanrı Sözü’nü paylaşması için Kral’a gönderdi.
Gregorius’un Roma’da gördüğü bazı genç İngiliz kölelerden ilham aldığı söylenmektedir. Buna göre Gregorius, güzel saçları karşısında şaşkınlığa kapılarak onlara kim olduklarını sordu. Anglo-Saksonlar olduğu öğrenen Gregorius, karşısındakilerin meleklere benzediğini söyledi.
Makalede Augustine’in İngiltere’deki hizmeti anlatılmaktadır. Anlatılanlar, İngiliz tarihinin babası kabul edilen Bede’nin ‘İngiliz Halkının Kilise Tarihi’ adlı eserinden alınmıştır. Makalede yer alan numaralandırılmış paragraflar metindeki numaralandırılmış bölümlere karşılık gelmektedir.
23. Papa Gregorius, Augustinus’u diğer keşişlerle birlikte İngilizlere Müjde’yi duyurması ve onları bir öğüt mektubuyla cesaretlendirmesi için gönderdi.
MS 582 yılında tahta çıkan İmparator Maurice, yirmi bir yıl boyunca hüküm sürdü. Hükümdarlığının onuncu yılında atanan Gregorius, yaklaşık 13,5 yıl süreyle Apostolik makamda hizmet etti. 596 yılında Tanrı’nın hizmetkârı Augustinus’u Rab’den korkan diğer keşişlerle birlikte İngiliz halkına Müjde’yi duyurması için gönderdi. İtaatkâr bir yürekle yola çıktılar, ancak dil bilmemeleri ve sıkıntılarla karşılaşmaları nedeniyle bir süre sonra geri dönmek istediler. Augustinus, bu tehlikeli, zor ve belirsiz yolculuğu sonlandırmak için geri döndü. Papa, Tanrı’nın Sözü’nü duyurma işine devam etmeleri ve Tanrı’nın yardımına güvenmeleri için bir mektup yazdı. Mektupta şu ifadeler yer alıyordu: ‘‘Tanrı’nın hizmetkarı Gregorius’dan Rabbimizin hizmetkarlarına. İyi bir işe başladıktan sonra vazgeçmeyi düşünmektense, başlamamak daha iyidir. Bundan dolayı sevgili çocuklarım, Rab’bin yardımıyla üstlendiğiniz iyi işi gayretle tamamlamalısınız. Yolculuğun zahmetinin veya dil bilmemenin, cesaretinizi kırmasına izin vermeyin. Emeğinizin ardından ihtişamlı bir armağana kavuşacağınızı bilerek işi ciddiyetle ve Tanrı’nın rehberliğiyle yerine getirin.’’
25. Augustine, Kent Kralı’na vaaz verdi.
Gregorius’un teşvikiyle güçlenen Augustine, Mesih’in hizmetkarlarıyla birlikte Tanrı’nın işine başlayarak Britanya’ya geldi. Kent Kralı Ethelbert, hakimiyetini Güney Saksonları Kuzey’den ayıran büyük Humber Nehri’ne kadar genişletmişti. Kent’in doğusunda 600 ailenin yaşadığı Thanet Adası bulunmaktaydı. Augustine ile 40 arkadaşı Thanet Adası’na vardı. Gregorius’un isteğiyle Frenk tercümanlar tuttular. Kral Ethelbert’e, Roma’dan geldiklerini, kendisine sevinç veren ve sonsuz yaşam vaat eden bir mesaj getirdiklerini söylediler. Mesajı alan Kral, ne yapacağını düşünürken, Tanrı’nın hizmetkarlarının tüm ihtiyaçlarının karşılanmasını emretti.
Kral, Bertha adlı eşinden daha önce Hristiyanlığı işitmişti. Birkaç gün içinde Thanet Adası’na gelen Kral, Augustine ve arkadaşlarının gelip kendisiyle konuşmasını istedi. Kral Ethelbert, onların büyücü olabileceğini düşündü. Ancak onlar büyüyle değil, tanrısal bir güçle geldiler. Hem kendilerinin hem de geldikleri kişilerin kurtuluşu için Rab’be yakardılar. Kralın emrine itaat ederek geldiler ve ona Yaşam Sözü’nü vaaz ettiler. Kral Ethelbert, ‘‘Sözleriniz ve vaatleriniz tutarlı, ancak bizler için oldukça yeni bir görüş. Halkımın tamamen inançlarını terk etmelerini kabul edemem. Ama uzun bir yol kat ettiğinizden, krallığımda yabancı olduğunuzdan ve inandığınız şeyleri bize aktarmak istediğinizden dolayı size zarar vermek istemiyoruz. Misafirperver olacağız ve her ihtiyacınızın karşılandığından emin olacağız. İstediğiniz gibi vaaz edebilir ve insanları inancınıza çekebilirsiniz’’ dedi.
Kral onlara başkent Canterbury’de yer ayırttı ve söylediği her şeyi yerine getirdi. Müjdeciler, ellerinde haçla kentte girerken Rab’be şöyle yakardı: ‘‘Sana yalvarıyoruz, ya Rab, eşsiz merhametin için. Gazabın ve öfken bu şehirden uzak olsun. Çünkü bizler günahkarız. Sana şükürler olsun Rab.’’
26. Augustine kilisenin öğretilerini ve yaşam şeklini izledi. Piskoposluk makamını kraliyet şehrine yerleştirdi.
Kendilerine tahsis edilen eve vardıklarında kilisenin elçisel yaşam tarzını izlemeye başladılar. Sürekli dua edip oruç tuttular ve mümkün olduğunca çok kişiye Yaşam Sözü’nü vaaz ettiler. Dünyasal şeylere değer vermediler ve ihtiyaç duydukları şeyler dışında kimseden bir şey almadılar. Vaaz ettikleri her şeyi uyguladılar. Müjde için acı çekmeye ve hatta ölmeye hazırdılar. Sade yaşamlarından ve tanrısal öğretilerinin yumuşaklığından etkilenen bazı insanlar iman etti ve vaftiz oldu.
Şehrin doğu tarafında Aziz Martin’e adanan eski bir kilise vardı. Kraliçe’nin burada dua ettiğine inanılırdı. Burası Mezmur okumak, dua etmek, ayin düzenlemek, vaaz vermek ve vaftiz etmek için bir araya gelinen yerdi. Ancak Kral’ın iman etmesiyle Hristiyanlar her yerde vaaz verdi ve kiliseler inşa etti. Bu kutsal adamların sade yaşamları ve tanrısal vaatleri Kral’ı etkilemişti. Her gün daha fazla insan, Pagan inancını terk ederek, Tanrı Sözü’nde bir araya geldi.
Kral’ın kimseyi Hristiyanlığı kabul etmeye zorlamadığı, sadece Göksel Krallığa sahip kişilere daha yakın olduğu bilinmektedir. Çünkü kendisini eğiten ve kurtuluşa yönlendirenlerden, Mesih’e hizmetin zorla değil, yürekten olması gerektiğini öğrenmişti. Kısa süre içinde müjdecilere Canterbury’deki statülerine uygun kalıcı bir ikamet yeri verdi.
27. Piskopos olan Augustine, Papa Gregorius’a Britanya’da yaşananları anlattı.
Tanrı adamı Augustine, Arles’e (Galya’da) gitti ve Papa Gregorius’un buyruğuyla İngiliz Başpiskoposu olarak atandı. Britanya’ya döndüğünde, İngilizlerin Mesih’i kabul ettiğini anlatmaları için Roma’ya adamlar gönderdi. Aynı zamanda Gregorius’dan bazı sorulara cevap vermesini istedi. Çok geçmeden sorularına uygun yanıtlar aldı. Bu sorular şunlardı:
1. Piskoposların din adamlarıyla ilişkileri nasıl olmalı? İmanlıların sunaktaki sunuları nasıl paylaştırılmalı? Piskopos, Kilise’de nasıl hareket etmeli?
Gregorius: ‘‘Kutsal Yazılar’da, özellikle Pavlus’un Timoteos’a yazdığı mektuplarda bu soruların yanıtını bulabilirsiniz. Tanrı’nın evinde nasıl davranmamız gerektiği anlatılır. Bu kuralları piskoposlara uygulamak Apostolik Makam’ın geleneğidir. Verilen sunular dörde bölünmeli: Piskopos ve ev halkı için; din adamları için, yoksullar için ve kiliselerin onarımı için. Kardeşim, manastır hayatına uygun şekilde eğitildin, bu yüzden İngiltere Kilisesi’ndeki din adamlarından ayrı yaşamamalısın. Erken kilise dönemindeki imanlılar gibi yaşamalısınız; mallarınızı paylaşmalı ve her şeyi ortak kullanmalısınız. Keşiş olmayan ve bekar kalmak istemeyen din adamlarının evlenmesi ve gelirlerini cemaat dışından temin etmesi gerekir. İmanlılar kilise kuralları altında tutulmalı, düzenli bir yaşam sürmeli, ilahiler söylemeli ve Tanrı’nın yardımıyla yüreklerini, dillerini ve bedenlerini kutsal olmayan her şeyden korumalıdır. Her Şeyin Rab’bi ve Efendisi olan Tanrı’nın öğretisine göre, misafirperver olmak ve merhamet göstermek konusunda söylenecek fazla söz yok. Sahip olduklarınızdan sevinçle verin ki, her şey sizin için temiz olsun.’’
2. İman, tek olduğuna göre neden kiliselerde farklı gelenekler mevcut? Roma Katolik Kilisesi ve Galya Ortodoks Kilisesi neden ayini farklı şekilde gerçekleştiriyor?
Gregorius: ‘‘İçinde büyüdüğünü hatırladığım Roma Kilisesinin geleneklerini biliyorsun. İster Roma Kilisesi ister Galya Kilisesi olsun, yapmanızı istediğim şey, dikkatli seçim yapmanızdır. Her kiliseden doğru olanı seçin ve imanda henüz yeni olanların öğretilere alışmasına izin verin.’’
3. Kiliseden hırsızlık yapan birine ne tür bir ceza verilmelidir?
Gregorius: ‘‘Kişinin durumuna göre değişir. Kimisi imkanı olmasına rağmen hırsızlık yapar, kimisi yoksulluktan dolayı günaha düşer. Bu nedenle bazıları para cezasına çarptırılmalı, bazıları ise dövülmeli. Yani bazıları hafif, bazıları ağır cezalandırılmalı. Ancak öfkeyle değil sevgiyle yapılmalıdır. Her şey günah işleyenin cehennem ateşine atılmaması için yapılmalı.’’
KAYNAKÇA: https://christianhistoryinstitute.org/study/module/gregory-the-great-evangelizes-england