Bağışlama, soyut anlamda ne kadar harika olsa da, birçokları için oldukça zor bir karardır. Tim Keller, ‘Neden Affetmeliyim ve Nasıl Affedebilirim?’ başlıklı kitabında bağışlamayı kavramanın anahtarının, Mesih’in çarmıhı aracılığıyla Tanrı’nın bağışlamasına işaret ettiğini göstermektedir. Öte yandan kötülüğün ve adaletsizliğin hâkim olduğu bir dünyada bağışlamak, saçmalık olarak görülebilir.
The Gospel Coalition’ın kurucu ortağı olan Tim Keller, bağışlamanın neden zor olduğu, adalete zarar verip vermediği ve evliliği sürecinde neler öğrendiği konularında soruları yanıtladı.
Günümüz kültürü bağışlamayı nasıl zorlaştırıyor?
Bağışlamanın terapötik nedeni kişisel çıkara ve kendini gerçekleştirmeye dayanır. İnsanlar bunu mental sağlığı ve iç huzuru için yapar. Hristiyanlıktaki bağışlama da bunları sağlayabilir. Ancak Kutsal Kitap’taki bağışlamanın temel amacı, Tanrı’nın bizleri bağışladığı gibi başkalarını bağışlayarak Tanrı’yı onurlandırmaktır. Ayrıca kamu yararı için değişime yol açmaktır. Suç işleyenin kendi iyiliği ve gelecekteki olası kurbanların iyiliği için tövbe etmesini dilemelisiniz. Bağışlamanın asıl amacı mutlu hissetmekse, birçok insan kin gütmenin daha mutluluk verici olduğunu düşünüyor!
Bağışlamak, bir olay mı yoksa süreç mi? Yani birini bağışladıktan ve hatta onunla barıştıktan sonra yüreğinizdeki kırgınlıkla nasıl başa çıkıyorsunuz? Bu durum gerçekten bağışlamadığın anlamına mı geliyor?
Bağışlama, hissedilmeden önce verilen karardır. Size karşı günah işleyen birinden intikam almamak, Tanrı’nın önünde verilen bir sözdür. Bu söz, üç vaat gerektirir. 1) İşlenen günahı kişinin sürekli olarak önüne getirmemek ve onu cezalandırmamak, 2) Suç işleyenin itibarını ve başkalarıyla olan ilişkisini zedelemek için günahını başkalarıyla paylaşmamak, 3) Günahı kendine hatırlatmamak ve öfkeyi sıcak tutmamak.
İlk başta bu sözleri vermenize rağmen suçluyu bağışlamış gibi hissetmeyebilirsiniz. Çünkü hala kızgınsınızdır. Bu doğal bir durum. Ancak vaatlerinizi zor olmasına rağmen disiplinli bir şekilde yerine getirirseniz ve sizlerin de Tanrı’nın lütfuyla yaşayan bir günahkâr olduğunuzu hatırlarsanız, zamanla bağışladığınızı hissedeceksiniz. Bağışlayabilmeniz için önce hissetmeniz gerektiğini düşünmeyin. Bu şekilde yapmaya çalışırsanız bağışlayamazsınız. Hissetmek için önce bağışlamalısınız.
‘‘Bağışlamak, gerçek adaleti aramanın zıddı değildir. Aksine ön koşuludur’’ söylemi mantıksız duruyor. Bu ne anlama geliyor?
Eğer içsel olarak bağışlamazsanız, adalet aramak için dışarı çıktığınızda, muhtemelen intikam peşinde koşacaksınız. Mısır’dan Çıkış 21: 23-25 bölümün amacı budur. Neden ‘dişe diş’ denildi? Çünkü kırılan bir dişin intikamında her zaman daha fazlası istenir ve failin tüm dişlerinin kırılması arzulanır. İntikam sadece orantısız olmakla kalmaz, aynı zamanda faillerin tövbe etme olasılığını da ortadan kaldırır. Failler, sadece kendi iyiliğiniz için hareket ettiğinizi, tanrısal bir adalet aramadığınızı ve intikam peşinde koştuğunuzu fark eder. Bağışlamak, herhangi bir yanlış için intikam almayı reddetmektir. Bu nedenle, adaleti etkili bir şekilde arayacaksanız, önce bağışlamalı ve intikamdan kaçınmalısınız. Ardından yanlışları düzeltmek için dışarı çıkabilirsiniz.
İlişkiye devam ettiğiniz bir kişiyi (örneğin, inançsız bir aile üyesini) nasıl bağışlayabilirsiniz?
Öncelikle yanlış yapan kişiyi bağışlamak, hemen güvenmeniz gerektiği anlamına gelmez. Güven yeniden kazanılmalıdır. Bağışlamak, intikam almayı reddetmektir. Eğer kişi tövbe etmemişse, size karşı tekrar günah işlemesini kolaylaştırmamalısınız. Ancak kişi tövbe ederse, güveni yeniden inşa etmeye açık olmalısınız. Ancak her olay farklıdır. Örneğin, istismara uğrayan bir kişinin suçluyu bağışlaması nedeniyle kendini tehlikeye atması yanlış olur.
Bağışlama, ‘yüksek risk’ ve ‘düşük ödül’ hissi verebilir. Yani bağışlarsak daha fazla risk altında, bağışlamayı reddedersek kendimizi daha güvende hissedebiliriz. Bu yanlış bir yönlendirme mi? Bağışlamayan bir yüreğin tehlikeleri nelerdir?
Bağışlama, Kutsal Kitap’a göre kar-fayda temelinde değil, Tanrı’nun buyruğu için gereklidir. İncil, irademizin bir tepkisi olarak değil, Tanrı’nın bizleri bağışlamasıyla değişen yüreklerin doğal bir tepkisi olarak bağışlamamız gerektiğini belirtir. İsa Mesih, Tanrı’nın bizleri bağışlamasını, bizlerin de başkalarını bağışlamamıza bağlar. Öyle ki, Tanrı’nın bizi bağışlamasını istiyorsak, bizler de suç işleyenleri bağışlamamız gerekir.
Bağışlamazsak, gerçekten Tanrı’nın bizleri bağışlayıp bağışlamadığını ve bunun bizleri değiştirip değiştirmediğini sorabiliriz. Günahkârları bağışlamazsanız, gerçekten bağışlanmış bir günahkâr olduğunuzu nasıl anlarsınız?
Romalılar 12:21; ‘‘Kötülüğe yenilmeyin, kötülüğü iyilikle yenin’’ der. Yıllarca acı çekersek, zamanımızı boşa kaybetmiş oluruz. İntikam alırsak, günah işleyenlerden farkımız kalmaz. Kısacası bağışlamazsanız, kötülük sizi yenmiştir. Kendi hayatınızı değil, yanlış yapanın şekillendirdiği bir hayatı yaşıyor olursunuz. Bu yüzden Tanrı’nın buyruğuna uygun bir şekilde Tanrı’nın lütfuyla bağışlarız. Ayrıca kötülüğün bizi yenmemesi ve yıllarca bizi kontrol etmemesi için bağışlarız.
İyi bir evliliğin iki bağışlayıcı kişinin birlikteliği olduğu söylenir. Yıllar içinde Kathy ile ilişkinizde tövbe ve bağışlama dengesi nasıl oldu? Zor yoldan öğrendiğiniz dersler var mı?
Eşlerin yaşadığı olumsuzluklar gerçekten bağışlayıcı olduğunuzdan emin olmanız gerektiği anlamına gelir. Kathy’nin beni rahatsız ettiği veya hayal kırıklığına uğrattığı durumlarda yaşanan şeyin önemli olmadığını ve gündeme getirmeye gerek olmadığını düşünürdüm. Ancak sonra onu gerçekten affetmediğimi fark ettim. Eşim de benim gibi davranıyordu. Evliliğimizde rahatsız edici ve sinir bozucu bulduğumuz konular hakkında açık sözlü ve dürüst olmalıyız. Ardından eşlerden biri özür dileyebilir ve diğeri gerçekten bağışlayabilir.
KAYNAKÇA: https://www.thegospelcoalition.org/article/tim-keller-forgive/